Tam 151 gündür, son asrın en büyük barbarlıklarından birine şahit oluyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (İsrail'in Gazze saldırıları) Tam 151 gündür, son asrın en büyük barbarlıklarından birine şahit oluyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Batılı güçlerin de sınırsız desteğiyle Netanyahu ve gözü dönmüş yönetimi, Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır. Netanyahu ve cinayet ortakları döktükleri her damla kanın hesabını hukuk ve maşeri vicdan önünde mutlaka verecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi. İkili görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Mahmud Abbas ile ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Türkiye ve Türk milletinin Filistin davasına her zaman destek verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistin’in gönlümüzde müstesna bir yeri olmuştur. Değerli kardeşim en son geçtiğimiz Temmuz ayında ülkemiz ziyaret etmişti. Bugün yaptığımız istişarelerde Filistin’deki son durumu etraflıca ele aldık. Filistinli kardeşlerimiz tarihlerinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. 7 Ekim’den bu yana Gazze ve Ramallah’ta masum insanlara karşı İsrail’in düzenlediği saldırılar sonucunda 32 bine yakın Filistinli şehit oldu. 72 binden fazla kişi yaralandı" dedi.
"Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır"
2 milyona yakın Filistinlinin evini terk etmek zorunda kaldığını, 2,3 milyon Filistinlinin günlük temel ihtiyaçlarına ulaşamadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail Gazze halkını sadece açlık ve susuzlukla değil aynı zamanda masum insanların tepelerine bomba yağdırarak da vahşice katlediyor. Tam 151 gündür son asrın en büyük barbarlıklarından birine şahit oluyoruz. Batılı güçlerin de sınırsız desteğiyle Netanyahu ve gözü dönmüş yönetimi Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır" diye konuştu.
"Türkiye olarak bunun için çalışmaya, tüm kapıları zorlamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz"
Türkiye’nin, İsrail saldırılarının sona ermesi için çabalarının devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
"Bu vesileyle Mahmut Abbas kardeşimin şahsında Filistin halkına ülkem ve milletim adına taziyelerimi ifade ediyorum. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin. Onları cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Yaralılara Mevla’dan acil şifalar niyaz ediyorum. Bildiğiniz gibi bine yakın yaralı ülkemizin değişik hastanelerinde tedavi görmeye devam ediyor. Netanyahu ve cinayet ortakları, döktükleri her damla kanın hesabını hukuk ve mahşeri vicdan önünde mutlaka verecektir. Türkiye olarak bunun için çalışmaya, tüm kapıları zorlamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. 26 Şubat’ta Uluslararası Adalet Divanı’nda sözlü sunumda bulunarak meselenin çeşitli yönlerine ilişkin tutumumuzu beyan ettik. İsrail soykırım sözleşmesindeki yükümlülüklerini ihlalden uluslararası adalet divanı önünde yargılanmaktadır. Ancak alınan ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail yönetimi kadın, çocuk demeden kardeşlerimizi öldürmeyi, gıda sırası beklerken sivilleri katletmeyi sürdürmektedir."
"Ajansın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla yoğun bir çabanın içindeyiz"
"İsrail’in bu şımarıklığının ve hukuk tanımaz tavrının en büyük sebebi batılı güçlerin Holokost’taki günahlarından dolayı İsrail’e verdikleri destektir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Elbette bunda İslam dünyasının vahdet olamamasının büyük payı vardır. Türkiye’nin Filistin meselesinde duruşu, hassasiyeti ve Filistin halkına güçlü desteği bellidir. 7 Ekim’den beri bu yönde olağanüstü çaba harcadık. Yaptığımız her görüşmede, her yurt dışı ziyaretimizde işgal edilmiş Filistin topraklarındaki İsrail saldırıları gündemimizin ilk sırasında yer almıştır. İnsani yardım noktasında bugüne kadar toplam 37 bin tonu aşkın malzemeyi gemiler ve uçaklarla bölgeye sevk ettik. Ayrıca 900’den fazla hasta ve refakatçiyi tedavi için Türkiye’ye getirdik. Gazze’deki bir sahra hastanesi kurulması için çalışmalarımız devam ediyor. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistin mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na yaptığımız mali ve ayni yardımları artırdık. Ajansın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla yoğun bir çabanın içindeyiz" değerlendirmesinde bulundu.
"Uygulamalarının amacı esasen sahada emrivakiler oluşturmak suretiyle iki devletli çözüm vizyonunu baltalamaktır"
İsrail’in yalan ve iftira ile ajansı itibarsız hale getirmeye yönelik propagandalarına prim verilmemesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ajansın mevcudiyetine halel getirilmemelidir. Son olaylarla ilgili olarak İsrail Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadığı takdirde Orta Doğu’da barışın hakim olamayacağı artık iyice anlaşılmıştır. Kalıcı barışın tek yolu ise 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin tesisidir. Uluslararası toplumun, bunun yerine süregelen işgalin sonuçlarını yönetmeye çalışması beyhudedir, anlamsız ve faydasız bir yaklaşımdır. Bu itibarla sorunun taraflarına da yardımcı olacak şekilde tüm ilgili devletlerin elini taşın altına koyması gerekiyor. Her geçen gün artan işgal uygulamalarının amacı esasen sahada emrivakiler oluşturmak suretiyle iki devletli çözüm vizyonunu baltalamaktır" dedi.
"Müslümanların, Haremi Şerife girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır"
Sözde yerleşimciler adı verilen, aslında Filistinlilere ait topraklara çöken, çalan gaspçıların eylemlerinin çözümün önündeki en büyük engellerden biri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası hukuku hiçe sayan bu aleni hırsızlıklar sonucunda Filistin’in coğrafi bütünlüğünden bahsetmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Artık sadece lafta kalan barış çabaları yerine teminatlara sahip, adil bir barışa ihtiyaç duyulduğu apaçık ortadadır. Türkiye olarak bu bağlamda garantörlük mekanizması çerçevesinde sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu açıkladık. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Yaklaşmakta olan Ramazan ayı bağlamında provokasyonların önlenmesi gereğine ilişkin mesajlarımızı ilgili yerlere iletiyoruz. Radikal İsrailli siyasetçilerin, Müslümanların, Haremi Şerife girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır" açıklamasını yaptı.
Böyle bir adım atılmasının sonuçlarının şüphesiz çok ağır olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistinli kardeşlerimiz arasında birlik ve mutabakat sağlama gayretlerini de yakından takip ediyoruz. Gelinen aşamada İsrail’in zulmüne verilecek en güzel cevaplardan biri Filistinliler arası birliğin ve beraberliğin sağlanmasıdır. Bu alanda da üzerimize düşeni yapmaya her zaman hazırız. Sözlerime son verirken Filistin davasını elimizden gelen en güçlü şekilde savunmaya, Filistin Halkın güvenliğini ve refahını artırmaya yönelik her türlü gayreti desteklemeye devam edeceğimizi vurgulamak istiyorum. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan-ı Şerif’in şimdiden İslam dünyası ve tüm için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Tüm Filistinli kardeşlerimize en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum" ifadelerini kullandı.
"Biz Türkiye’nin rolünü önemsiyoruz"
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise, "İsrail her türlü vahşeti yürütmektedir. Bizler Ramazan ayına girmek üzereyiz. Filistin’in BM daimi üyeliğe sahip olması bizim arzuladığımız bir şeydir. Bu bağlamda AB ülkeleri Filistin’i tanımalıdır. Biz Türkiye’nin rolünü önemsiyoruz. Gazze, Filistin devleti topraklarının ayrılmaz parçasıdır. Bölünmesi mümkün değildir. Barış ve güvenlik sadece İsrail işgalinin son bulmasıyla mümkündür. Bizler Filistin toplumunun bileşenlerini bir araya getirmek için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Filistinlileri bir araya getireceğiz. Sizlere ve Türkiye halkına teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Filistin’e desteğinizden dolayı müteşekkiriz. Filistin halkına gönderdiği yardımlardan dolayı da minnettarız. 120 binden fazla Filistinli yaralı ve ölü var. Batı Şeria’da da zulüm devam ediyor" açıklamasını yaptı.