Kalp ritim bozukluklarında eps ile kesin çözüm

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Ünlü, kalp ritim bozukluklarının, kateter laboratuvar ortamında elektrofizyolojik incelemelerle ortaya konduktan sonra özel kateterler vasıtasıyla yakma veya dondurma yöntemi ile tamamen ortadan kaldırabildiğini söyledi.

Kalp ritim bozukluklarında eps ile kesin çözüm
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Eskişehir Özel Ümit Batıkent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Ünlü, kalp ritim bozukluklarının, kateter laboratuvar ortamında elektrofizyolojik incelemelerle ortaya konduktan sonra özel kateterler vasıtasıyla yakma veya dondurma yöntemi ile tamamen ortadan kaldırabildiğini söyledi.

Kalp ritim bozukluğunun kalp ritmindeki anormallik olduğunu; kalpteki elektriksel sinyallerinin başlatılmasında ve iletiminden sorumlu özelleşmiş sistemin düzgün çalışmaması sonucu kalp atış ritminin hızlı, yavaş veya düzensiz olabildiğini aktaran Doç. Dr. Ünlü, “Bunun sonucunda kişide; çarpıntı, kalbinin sert ve hızlı atması, kalpte tekleme veya durup tekrar çalışma gibi düzensizlikler olabilir” dedi.

Kalbin bizzat kendisinde bulunan bir anormalliğin veya dış etkenlerin, kalp ritim bozukluklarına neden olabildiğini dile getiren Doç. Dr. Ünlü şunları söyledi: “Dış faktörlerde kalp ritminde değişikliklere neden olabilir. Örneğin; sıvı kaybı, bazı grip ilaçları, farklı ilaç grupları, gıdalardaki bazı katkı maddeleri, aşırı kafein tüketimi, fazla alkol tüketimi ve aşırı sıcaklar da kalp ritim bozukluklarına neden olabilir. Özellikle kalp krizi geçirmiş kişilerde oluşan bazı kalp ritim bozuklukları ölümcül olabilir. Kalpte tekleme şeklinde ritim bozuklukları, kalbin elektrik sistemindeki bir odaktan kaynaklanan anormal uyarımın olmasıdır. Bu da kalp atım döngüsünde değişikliğe neden olur, hasta bu kalp atışını çok şiddetli veya sert hissedebilir. Kalp atışı çok yavaşladığında ise; düşük tansiyon, aşırı yorgunluk, bilinç değişiklikleri, bayılmalar yaşanabilir.”

"Belirtiler dikkate alınmalı"

Bazı hastaların bu tür bir sorun yaşadıklarında doktora göründüğünü, ancak bazılarının ise önemsemeyerek, ihmal ettiği için zamanla kalpte geri dönüşü olmayan hasarlar oluştuğunu belirten Doç. Dr. Ünlü, şöyle konuştu:

“Ritim bozukluğu yaş ile birlikte artıyor, özellikle 70-80’li yaşlardan sonra bu oran yüzde yirmilere kadar çıkabiliyor. Kapak hastalıkları, bazı horman hastalıkları (tiroid bozuklukları gibi), tansiyon ve şeker hastalığı olan kişiler kalp ritim bozuklukları konusunda daha dikkatli olmalı ve 40 yaşından sonra da en az senede bir kere bir kardiyoloji uzmanına görünmelidir. Atriyal fibrilasyon dediğimiz kalp ritminin hızlı ve düzensiz olması, yaş ile birlikte artar ve tedavi edilmezse kalbin gücünü yüzde 20-25 oranında azaltır. Bunun yanında kalbin kulakçıklarında kan pıhtı oluşmasına ve buradan kopan pıhtının atardamar yatağına atılmasına ve ani atardamar tıkanıklıklarına neden olabilmektedir. Bu kopan pıhtı parçaları, genellikle beyne gidebiliyor, geçici iskemik ataklara, inmelere (felç) neden olarak ciddi sakatlıklara ve hatta ölüme dahi neden olabiliyor. Bu ritim anormalliği birçok hasta tarafından fark edilemiyor. Yapılan muayenelerde ve EKG (elektrokardiyografi) ile tanınabilmektedir."

Ritim holter, efor testi, eps

Kalp ritim bozukluklarının; dönem dönem ataklar şeklinde olup geçen, daha uzun süren veya tamamen kalıcı hale gelen şekilleri olduğunu belirten Doç. Dr. Murat Ünlü “ kalp ritim bozukluğunu, ne kadar erken yakalarsak o kadar başarılı oluruz” şeklinde konuştu.

Hastalığın tanısı için bazı hastalara Ritim Holter takılarak, kalp ritminin 24-48 saat, bazen de daha uzun süreyle ritim holter cihazlarıyla kesintisiz EKG kaydının alındığını ifade eden Ünlü, “Bazı hastalarda ise; ritim bozukluğunu tetiklemek-başlatmak gerekebiliyor. Bu amaçla hastalara damar yoluyla verilen bir takım ilaç testleri, efor testi veya daha ileri tetkik olarak kateter laboratuvarlarında elektrofizyolojik çalışma yapabiliyoruz” diye konuştu.

"Uygulamada yüzde 70 ile 100 arasında başarı sağlanıyor"

Elektrofizyolojik incelemeler, kateter laboratuvarında, lokal anestezi ile hastanın bilinci açıkken yapılmaktadır. Özel kataterlerle kalbin ritim iletim sistemini kontrol ettiklerini, yapılan birtakım uyarımlarla laboratuvar ortamında ritim bozukluğunu başlattıklarını aktaran Doç. Dr. Murat Ünlü, “Bu anjiyo gibi bir işlemdir; 2 veya 3 katater ile bacaktaki damarlardan girilerek kalbe ulaşırız. Kalp ritim bozukluğunun türünü ve işlem riskini tespit edildikten sonra, bu ritim bozukluğunu yakma veya dondurma yöntemi ile tamamen ortadan kaldırabiliriz. Bu yöntem hasta aynı günün akşamında taburcu olabilir.” ifadelerini kullandı.

Hafif düzeydeki ritim bozukluklarının ise; bir takım yaşam tarzı değişiklikleri ile düzelebilirken, bazılarının ise ilaçla tedavi edildiğini sözlerine ekleyen Ünlü, “Elektrofizyolojik çalışma yapılarak ritim bozukluğunun türüne göre yüzde 70-100 oranında sonuç alabiliyoruz.” dedi.

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Ünlü, kalp ritim bozukluğu yaşamamak için yapılabilecekleri ise şöyle anlattı:

“Kalp sağlığı için doğal beslenmeli, fazla kilolardan kurtulmalı, bilinçsiz diyetlerden kaçınılmalı, sigara ve alkol tüketiminden uzak durulmalı, tansiyon ve şeker hastaları yılda bir kalp muayenesinden geçmeli, günlük ağır olmayan egzersizler yapılmalıdır. Egzersiz yaparken şu yöntemle güvenli ve yeterli egzersiz seviyesini belirlemek mümkündür: 220’den yaşınızı çıkartın, bu rakam sizin spor yaparken ulaşabileceğiniz maksimum kalp atım sayınızdır. Bu rakamın yüzde 65-70 ’ine ulaşana kadar spor faydalıdır, yüzde 75 ve üzerini uzman önerisi olmadan zorlamamak gerekir.”

"Bitkisel ürünlere dikkat edilmeli"

Bitkisel ürünlerin kullanımı konusunda da dikkatli olunması gerektiğini aktaran Dr. Ünlü, “Modern Tıpta kullandığımız ilaçların içindeki etken maddeler ve bunların miktarları çok hassas olarak belirlenmekte ve her bir ilaç içine aynı miktarda etken maddeler konmaktadır. Bu etken madde miktarları, ilacın yapısı, verilme sıklığı, ilacı alma şekli gibi değişkenler yıllarca süren büyük laboratuvar ve klinik çalışmalar sonucunda belirlenir. Bitkisel ürünler kullanılırken alınan etken maddelerin neler olduğu ve miktarları belli olmadığından çoğu hastalar için zararlı olabilmektedirler. Bu ürünlerle yapılmış laboratuvar/klinik çalışmalar da yoktur. Bu gibi takviye ürünleri kullanmadan önce hekimlerine danışmalarında ciddi fayda görüyoruz” diye konuştu.

Bakmadan Geçme