Hedef 2053'te net sıfır emisyon
Bakan Dönmez, Türkiye Ulusal Enerji Planı'nı paylaştı: Hedef 2053'te net sıfır emisyon - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez: - 'Artık yeşil ve yenilenebilir enerji bütün dünyanın gündeminde' - "12 yıl içinde enerji tüketimimizde yaklaşık yüzde 39,5'luk bir artış öngörüyoruz' - 'Kapasite artışımızın yüzde 74,3'ü yenilenebilir kaynaklardan gelecek' - '2000-2035 döneminde enerji yoğunluğumuzda yüzde 50'den fazla bir iyileşme öngörüyoruz' - '2030 yılından başlayarak 2053 sonuna kadar hidrojenin doğal gaza karışım oranını yüzde 12'ye, sentetik metanın karışım oranını ise yüzde 30'a çıkarmayı hedefliyoruz'
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye Ulusal Enerji Planı ve Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası’nı kamuoyuyla paylaşarak, “küresel hidrojen pazarında bizi güçlü bir oyuncu yapacak tüm enstrümanlara sahibiz. Hedefimiz 2053 net sıfır emisyon” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye Ulusal Enerji Planı ve Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası’nı ve detaylarını kamuoyuna duyurmak amacıyla Bakanlığın konferans salonunda düzenlenen programa katıldı.
Bakan Dönmez burada yaptığı konuşmada,
TANAP ve TürkAkım gibi projeleri kısa sürede devreye aldıklarını dile getirerek, “Doğal gaz merkezi olma yolunda da önemli adımlar atıyoruz. Altyapımızı sürekli geliştiriyor bir yandan da yoğun bir enerji diplomasisi sürdürüyoruz. 2’si FSRU (Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi) olan toplam 4 LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) tesisimizin sayısını Saros’ta devreye alacağımız yeni FSRU ile 5’e çıkaracağız.
Gemimiz de yolda inşallah. Çok kısa süre içinde karasularımıza girmiş olacak” değerlendirmesini yaptı.
Dönmez, Türkiye Yüzyılı ile enerjide yeni bir döneme girdiklerini belirterek, “Biliyorsunuz 2017 yılında kamuoyuyla paylaştığımız Milli Enerji ve Maden Politikası’nın özü “daha fazla yerli, daha fazla yenilenebilir enerji” idi.
Temel amacımız sürdürülebilir bir anlayışla çevreye saygılı, verimli ve yerli teknolojilerin daha fazla kullanıldığı bir enerji portföyü oluşturmaktı. Böylece yerli kaynaklarımızın oranını yıldan yıla artırırken, hem kaynaklarımızı çeşitlendirmeyi hem de enerji maliyetlerimizi önemli oranda azaltmayı amaçladık” dedi.
Milli Enerji ve Maden Politikası’nda belirledikleri arz güvenliğinin, yerlileştirmenin ve öngörülebilir piyasalar hedeflerine, yeni dönemde sürdürülebilirlik hedefini de ekledikleri bilgisini veren Dönmez, “Sürdürülebilirlik kapsamında temiz enerji ve enerji verimliliğinin artırılmasını öncelikli bir amaç olarak belirledik” ifadesini kullandı.
Dönmez, 2053 net sıfır emisyon hedefi çerçevesinde hazırladıkları Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın hem ekonomik büyümeye destek sağlayacağını hem de yeşil enerji dönüşümünü bir üst merhaleye taşıyacağını aktardı.
“Artık yeşil ve yenilenebilir enerji bütün dünyanın gündeminde”
İklim değişikliğinin önümüzdeki yüzyılın en önemli konularından biri olduğunu hatırlatan Dönmez, “Yoğun sanayileşme sonucu artan karbon emisyonu gezegenimizin tolere edebileceği sınırı aştı. Artık yeşil ve yenilenebilir enerji bütün dünyanın gündeminde” dedi.
"12 yıl içinde enerji tüketimimizde yaklaşık yüzde 39,5’luk bir artış öngörüyoruz”
Yenilenebilir enerjide yaptıkları çalışmaları bir üst seviyeye çıkaracak hedefleri paylaşan Dönmez, şunları kaydetti:
“Eylem planımızı hazırlarken arz ve talep tarafını detaylı olarak farklı senaryolar üzerinden modelledik. Türkiye için en uygun modeli detaylarıyla çalıştık.
Bu kapsamda 2020 yılında 147,2 milyon ton eş değer petrol olan enerji tüketimimiz, Türkiye’nin büyüme hedefleri doğrultusunda 2035 yılında 205,3 milyon ton eş değer petrole ulaşacak. 12 yıl içinde enerji tüketimimizde yaklaşık yüzde 39,5’luk bir artış öngörüyoruz. 2020 yılında birincil enerji tüketimimiz içerisinde yüzde 16,7’lik paya sahip olan yenilenebilir enerji kaynakları 2035 yılında yüzde 23,7 bandına yükselecek.”
“Kapasite artışımızın yüzde 74,3’ü yenilenebilir kaynaklardan gelecek”
2020 yılında 95 bin 900 megavat olan elektrik kurulu gücünü 189 bin 700 megavata yükseltecekleri bilgisini veren Dönmez, “Bu artışta en yüksek pay elbette ki yenilenebilir enerji kaynaklarının olacak. Başta güneş ve rüzgâr olmak üzere, söz konusu dönemdeki kapasite artışımızın yüzde 74,3’ü yenilenebilir kaynaklardan gelecek” diye konuştu.
2035 yılında güneş kurulu gücünü 52 bin 900, rüzgar kurulu gücünü 29 bin 600, hidroelektrik kurulu gücünü 35 bin 100, jeotermal ve biyokütle kurulu gücünün 5 bin 100 megavata çıkaracaklarını ifade eden Bakan Dönmez, 2 saatlik dolum süresi dikkate alındığında 7,5 gigavatlık batarya depolama kapasitesine ulaşılacağını söyledi.
Yenilebilir enerji ile Türkiye’nin enerjisini baştan aşağı yenileyeceklerini savunan Bakan Dönmez, “Net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda hayata geçireceğimiz en önemli yatırımlardan biri de nükleer enerji alanında olacak. 2035 yılında nükleer enerjiden üreteceğimiz elektrik, toplam üretimimizin yüzde 11,1’ine ulaşacak. Nükleer ile ilgili önemli bir hususu daha paylaşmak istiyorum.
Konvansiyonel nükleer santrallerin yanı sıra küçük ve orta ölçekli modüler reaktörler (SMR) de artık gündemimizde. İnşallah inşası süren ve planladığımız nükleer santrallerimizin yanı sıra SMR’leri de enerji portföyümüze ekleyeceğiz” dedi.
“2000-2035 döneminde enerji yoğunluğumuzda yüzde 50’den fazla bir iyileşme öngörüyoruz”
Son zamanlarda dünyadaki enerji krizinden kaynaklı pek çok ülkede, özellikle Avrupa’da kömüre yeniden dönüşün söz konusu olduğunu hatırlatan Bakan Dönmez, belirledikleri hedeflere göre kömürle ilgili sürecin şu şekilde ilerleyeceğini söyledi:
“Mevcut kömür santrallerimiz piyasadaki rekabet kurallarına göre teknik ve ekonomik ömrünü tamamlayana kadar üretimlerine devam edecek. Kömür santrallerinin enerji üretim oranının azalmasını temiz enerji ve elektrik depolama teknolojileri belirleyecek. Yani, enerji arz güvenliği ve enerji dönüşümünü birlikte yürüteceğiz.
Her iki konu birbirinin tamamlayıcısı olacak. Bakanlığa geldiğimiz ilk günden bu yana üzerinde ısrarla durduğumuz bir konu var: enerji verimliliği. 2000-2020 yılları arasında yapılan yatırımlar neticesinde enerji yoğunluğunu yüzde 25 oranında azalttık.
Yani bu ne demek? Artık ürettiğimiz bir ürünü 4’te 1 daha az enerji harcayarak üretiyoruz. Bu oranın artması için yatırımlarımızı artırmak zorundayız. Böylece 2000-2035 döneminde enerji yoğunluğumuzda yüzde 50’den fazla bir iyileşme öngörüyoruz.”
Hidrojen Yol Haritası
Dönmez, kalkınmada yeşil enerjinin önceliklendirildiği bir döneme girildiğine vurgu yaparak, bu hedefler doğrultusunda Türkiye Ulusal Enerji Planı ile Hidrojen Yol Haritası’nın detaylarını paylaşacağını kaydetti.
Günümüzde en çok gazlaştırma yöntemiyle kömürden ve buhar metan reformalama yöntemiyle doğal gazdan hidrojen üretildiğini dile getiren Dönmez, “Doğal gazdan üretilen hidrojen dünyada üretilen hidrojenin yüzde 75’ini oluşturuyor.
Ancak fosil yakıtların kullanıldığı, çıktılarını kahverengi ve gri hidrojen olarak tanımladığımız bu iki yöntem de büyük miktarda karbon salımına sebep olabiliyor. Bu sebeple son yıllarda dünyada yeşil hidrojen üzerine çalışmalar da hızını giderek artırıyor” dedi.
Altyapının geliştirilmesinin ve üretim maliyetlerinin düşmesiyle yeşil hidrojenin daha da cazip hale gelmeye başladığına dikkati çeken Dönmez, “Suyun elektrolizi yöntemiyle yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak elde ettiğimiz yeşil hidrojen net sıfır emisyon hedefimiz için önemli bir argüman olacak.
Özellikle petro-kimya, demir çelik, çimento, cam ve seramik gibi enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılmasına büyük oranda yardımcı olacak. Hidrojenin enerji yoğun sektörlerde öncelikli olarak tüketildiği yerde üretilmesi, taşıma ve depolama maliyetlerini azaltacağı için daha ekonomik ve çok daha kolay olacak” ifadelerine yer verdi.
“2030 yılından başlayarak 2053 sonuna kadar hidrojenin doğal gaza karışım oranını yüzde 12’ye, sentetik metanın karışım oranını ise yüzde 30’a çıkarmayı hedefliyoruz”
Dönmez, hidrojene “geleceğin enerji taşıyıcısı” olarak baktıklarını aktararak, “2053 net sıfır hedefimize ulaşmak için nihai sektörlerde kullanılan doğal gazın hidrojen ve sentetik metan gibi temiz yakıtlarla karıştırılması için çalışmalar devam ediyor.
2030 yılından başlayarak 2053 sonuna kadar hidrojenin doğal gaza karışım oranını yüzde 12’ye, sentetik metanın karışım oranını ise yüzde 30’a çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
“Hedefimiz 2053 net sıfır emisyon”
Türkiye’nin yeşil hidrojen üretimi açısından büyük potansiyele sahip bir ülke olduğunu savunan Dönmez, “Ülkemizin hem yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek hem de yenilenebilir enerji kaynaklı santral kurulum maliyetleri Avrupa’ya nazaran daha düşük seviyede. Jeopolitik konumumuzu da göz önüne alırsak, küresel hidrojen pazarında bizi güçlü bir oyuncu yapacak tüm enstrümanlara sahibiz.
Hedefimiz 2053 net sıfır emisyon. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı yeşil kalkınma devrimiyle karbonsuzlaşma yönünde uzun vadeli yatırımlar yapmaya kararlıyız” dedi.