(Enflasyonun) ENAG tarafından gerçekçi bir şekilde hesaplanması mümkün değildir
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bir grup akademisyenden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu'nun (ENAG) her ay TÜİK'e alternatif olarak enflasyon oranını hesaplamasına ilişkin, 'TÜİK'in ürettiği resmi istatistiklerin masa başında ve birkaç kişilik bir ekiple hiçbir akreditasyonu olmayan ENAG tarafından gerçekçi bir şekilde hesaplanması mümkün değildir. Böyle bir iddiası varsa ENAG gider ilgili uluslararası kuruluşlardan akredite olur' dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Bakanlığının 2023 bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Nebati burada yaptığı konuşmasında, enflasyonun çok yüksek olduğu iddialarına ilişkin şunları söyledi: “İçinde bulunduğumuz bu dönemde şu ana kadar görülmemiş zincirleme negatif şoklarla uzun yıllar sonra bırakın gelişmekte olan ülkeleri gelişmiş ülkeler bile çift haneli enflasyon ile karşı karşıya.
Enflasyonla mücadeleye yönelik dünyada atılan agresif sıkılaştırma adımları Almanya, İtalya ve İngiltere gibi birçok ekonomiyi resesyon riski ile karşı karşıya bıraktı. Bizim modelimiz Türkiye Ekonomi Modeli ve Türkiye bu isimle öncülük yapacak ülkelerin başında.
Ülkemize, nüfusumuza, geçmişten tevarüs eden kültürümüzle ortaya koyacağımız performansımıza güvenerek ortaya koyacağımız performansımıza güvenerek Türkiye Ekonomi Modelinin dünyada da önemli bir argüman geliştireceğine inanlardan biriyim. Teorik altyapısı da özellikle birçok mahfilde konuşularak geliştirilmiş sonra da bir modele dönüştürülmüş, girdilerinin ve çıktılarının ne olduğu çok açık olan şeffaf bir model.
Enflasyonla mücadelede üretim kapasitesini azaltmadan ve istihdam kayıplarına yol açmadan kalıcı fiyat istikrarını tesis etmeye yönelik politikaları tercih ettik. Diğer ülkeler gibi faizleri arttırsaydık büyümemiz duracak, istihdam kayıpları yaşanacaktı. Faiz artışları ile üretimi aksatmanın yatırımları ertelemenin ve bu ülkenin potansiyelini sınırlamak istemedik. Buradan milletvekillerimize sormak istiyorum.
Dünyada 190 ülke var ve 165 ülkede faiz enstrümanını kullanıyor. 165 ülke içerisinde kaç ülke manşet enflasyonunun altında faiz kullanıyor? İçinde bulunduğumuz dönemde en yüksek seviyesinde çıkan yıllık enflasyonun aralık ayından itibaren belirgin bir gerileme kaydedeceğini öngörüyoruz. Son dönemde küresel enerji ve gıda fiyatlarında görülen gevşeme eğiliminin de ülkemizdeki fiyatlara olumlu yansımalarına şahit olacağız. Hükumetlerimiz süresince en önemli önceliğimiz vatandaşlarımız olmuştur.
Bu kapsamda 2002’den buyana ücret ve maaşlarda yaptığımız artışlarla çalışan ve emeklilerimizin alım güçlerinde önemli iyileşme sağladık. 2002 Aralık - 2022 Ekim döneminde reel olarak net asgari ücret yüzde 142,3 aile yardımı dahil en düşük memur maaşı yüzde 88,6 ortalama memur maaşı yüzde 53,6 ve en düşük Bağ-Kur ve esnaf emekli aylığı yüzde 129,2 artış kaydetmiştir. Her zaman gerekli politikaları uyguladık. Önümüzdeki dönemde de bu politikaları kararlılıkla uygulayacağımızdan vatandaşlarımız emin olsun.”
“Mevcut ÜFE seviyesinin önümüzdeki dönemde TÜFE enflasyonunda öngördüğümüz düşüşü bozacak bir baskı oluşturmasını beklemiyoruz”
Nebati, 2021’in başından itibaren ÜFE-TÜFE makasının küresel ölçekte arttığını ve Türkiye’de de bu durumun olduğunu belirterek, “Avrupa bölgesinde ÜFE yüzde 41,9 olmuşken TÜFE 10,7’ye yükselmiş. Yani ÜFE, TÜFE’nin dört katı. Bizim ülkemizde şu an iki katı bile değil.
Bunun yanında ÜFE ve TÜFE aslında kapsam olarak birbirinden farklıdır. TÜFE sepetinin yaklaşık yüzde 30’u hizmetler sektörünü içerirken ÜFE’de ise hizmetler grubu yoktur. Ayrıca tüketici fiyatları vergi dahil nihai fiyatlar iken üretici fiyatlarında vergiler yer almaz. Şu ana kadar ÜFE artışlarının büyük ölçüde TÜFE’ye yansıdığı değerlendirilmektedir. Bu nedenle mevcut ÜFE seviyesinin önümüzdeki dönemde TÜFE enflasyonunda öngördüğümüz düşüşü bozacak bir baskı oluşturmasını beklemiyoruz” dedi.
"Enflasyonu arz yönünde hangi politikalarla düşürüyorsunuz?" sorusuna cevap veren Bakan Nebati, “Arz politikalarımız kapsamında yatırımı ve üretimi destekliyoruz. Bu kapsamda tarımsal üretimi desteklerle ve hazine destekli kredilerle finanse ediyoruz. Tarım sektörünün kritik önemi çerçevesinde yeterli ve güvenilir gıda arzının sağlanması için 2022 yılında 39,2 milyar lira ödenek ayırdık.
2023 yılında tarımsal destek bütçesini 54 milyar seviyesine yükselttik. Ayrıca konuşmamada belirttiğim üzere, hazine faizli destekli krediler ve tarımsal sulama yatırımlarını hızlandırmak suretiyle tarımsal üretimi destekliyoruz. Mazot ve gübre desteklerini artık ekiliş dönemi başında veriyoruz.
Çok şükür verdiğimiz desteklerin karşılığını alıyoruz. Ülkemiz 2022 yılında tahıl ve diğer bitkisel ürünlerini yüzde 14,3 artarak yaklaşık 70 milyon ton, meyve ve içecek bitkileri üretimi yüzde 3,8 artarak yaklaşık 25,8 milyon ton olacağı öngörülmektedir” ifadelerini kullandı.
“Türkiye vergi indirimleri yoluyla enflasyonla mücadele eden tek ülke değil”
“Vergilerle enflasyonu düşüren tek ülkeyiz” eleştirilerine katılmadığını söyleyen Nebati, “Türkiye vergi indirimleri yoluyla enflasyonla mücadele eden tek ülke değil.
Birçok ülke uyguladığı vergi indirimleri ile hem enflasyonla mücadeleyi hem de vatandaşı yükselen maliyetlerden korumayı amaçlamıştır. Enerji krizinin başladığı Eylül 2021’den bu yana hane halklarını enflasyona karşı korumak için Avrupa ülkeleri çok sayıda ve büyük tutarlı genişleyici mali önlemi uygulamaya koydular. Bunların içerisinde de ülkeler her türlü açıklamalarını yapıyorlar” dedi.
“(Enflasyonun) ENAG tarafından gerçekçi bir şekilde hesaplanması mümkün değildir”
TÜİK’in enflasyon oranlarına yapılan eleştirilere yönelik konuşan Nebati, şöyle devam etti:
“Veri toplamak, derlemek ve kamuoyu ile paylaşmak gerçekten ciddi bir iştir. Enflasyon virüsü TÜİK tarafından tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde AB ve dünya genelinde kullanılan uluslararası tanım, kavram ve yöntemlerle hesaplanmaktadır. Uluslararası kuruluşlar bu hesaplamaları sürekli bir şekilde incelemekte ve raporlarında TÜİK’in tüm istatistiklerinin uluslararası kriterlere uyumlu olduğunu ifade etmiştir.
TÜİK’in ürettiği resmi istatistiklerin masa başında ve birkaç kişilik bir ekiple hiçbir akreditasyonu olmayan ENAG tarafından gerçekçi bir şekilde hesaplanması mümkün değildir. Böyle bir iddiası varsa ENAG gider ilgili uluslararası kuruluşlardan akredite olur” diye konuştu.
“(Hissedilen ve açıklanan enflasyon arasındaki fark) Avrupa’da hane halklarının yüzde 73’ü açıklanan enflasyonun en az beş kat daha fazlasını hissediyor olduklarını ifade etmişlerdir. Bu oran ülkemiz için sadece iki kattır”
Hissedilen ve açıklanan enflasyon arasındaki farkın büyüklüğüne ilişkin açıklama yapması istenen Bakan Nebati, konuşmasında, “Bunu eleştirenler, Avrupa Merkez Bankası’nın verilerini takip etmemektedir. Onlarda da hissedilen ve açıklanan enflasyon arasında fark olduğunu görmemektedirler.
Avrupa Merkez Bankası tarafından uzun dönemli verilerle yapılan çalışmalara göre, tüketici eğilimi anketine katılan hane halklarının yüzde 73’ü açıklanan enflasyonun en az beş kat daha fazlasını hissediyor olduklarını ifade etmişlerdir. Bu oran ülkemiz için sadece iki kattır” dedi.
“TÜİK’e saygı”
TÜİK’in madde fiyatlarının yayınlanmadığı konusunda eleştiriler gelmesi üzerine Bakan Nebati, “TÜİK tarafından aylık bazda açıklanan ortalama madde fiyatlarının yayınlanması 2020 yılı mayıs ayından itibaren fiyatların yanlış yorumlanması kaynaklı durdurulmuştur.
Ancak endeksler daha detaylı olarak kamuoyuyla paylaşılmaya başlanmıştır. Madde fiyatlarının yayınlanması uygulanmasına uluslararası düzeyde karşılaşılmamaktadır. Ülkemizde veri yayınlama konusunda AB üye ve aday ülkeler, ABD ve Kanada’nın yer aldığı 33 ülke içerisinde en şeffaf olan ülkelerin başında yer almaktadır. TÜİK’e saygı” ifadelerini kullandı.
“Önümüzdeki dönemde yaptığımız iyileştirmeler her türlü alanda rakamlara yansıyacaktır”
Refah artışının toplumun her kesimine yansımasının AK Parti hükumetleri döneminde öncelikli politikaları olduğunu belirten Bakan Nebati, “Bu yıl asgari ücrette yüzde 95, kamu görevlilerinin ve memur emeklilerinin aylık ücretlerinde yüzde 85 buçuk, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıkların ise yüzde 78,6’lık artışlar yaptık.
Ek olarak asgari ücrette gelir ve damga vergisi kesintisini kaldırdık. Bu uygulamayı tüm ücret gelirleri için geçerli kıldık. Böylece çalışanlarımızın maaş ve ücretlerinde artış sağlamış olduk. Diğer taraftan emeklilerimizin en düşük emekli aylığı tutarını 3 bin 500 liraya yükselttik.
Bu yıl yaptığımız ek gösterge düzenlemeleri ile yaklaşık 5,3 milyon memur ve memur emeklimizin mali haklarında önemli artışlar sağladık. Yeni getirdiğimiz uzman öğretmenlik ve baş öğretmenlik unvanları ile öğretmenlerimizin mali haklarında önemli artış sağladık.
Ayrıca, sağlık çalışanlarımızın maaşlarında ciddi artışlar sağlanırken intern (stajyer) eğitimi alan öğrencilerimizin ve muhtarlarımızın ücretlerini net asgari ücret seviyesine yükselttik. Nitekim önümüzdeki dönemde bu iyileştirmeler her türlü alanda rakamlara yansıyacaktır” diye konuştu.
“2002 yılında yüzde 1,3 olan sosyal harcamaların bütçe içindeki payını yüzde 5,8’e yükseltiyoruz”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan’ın “Yoksulluk önleyici politikalar üretmiyorsunuz” eleştirisine ilişkin şunları söyledi:
“Yoksullukla mücadele en fazla önem verdiğimiz başlıklardan biri olup sosyal kesimleri desteklemeye devam ediyoruz. 65 yaş üstü yaşlılarımıza, sosyal güvenliği olmayana sağlık primlerinden ailenin korunmasına ilişkin programlara kadar geniş bir yelpazede sunduğumuz sosyal harcamalara ayırdığımız kaynağı, 2023 yılında 258,4 milyar liraya çıkarıyoruz.
Böylece 2002 yılında yüzde 1,3 olan sosyal harcamaların bütçe içindeki payını yüzde 5,8’e yükseltiyoruz.”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta’nın “Ekonomiye ilişkin kurumlarda koordinasyon sorunu var” ifadelerine cevap veren Nebati, “Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nde Ekonomi Koordinasyon Kurulunun yanı sıra yasası da gelecek olan Fiyat İstikrar Komitesi aynı zaman Gıda Komitesi ve Finansal İstikrar Komitesi gibi yapılarımız vasıtasıyla koordinasyonu güçlü bir halde yürütüyoruz.
Bu bütüncül yaklaşımımız sayesinde sadece karşılaşılan değişken durumlara zamanında ve etkin bir şekilde yanıt vermekle kalmıyor, aynı zamanda proaktif bir duruş da sergiliyoruz” dedi.
“(Kurdaki) Oynaklığı biz tutmuyoruz, Kur Korumalı Mevduat tutuyoruz”
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, CHP İstanbul Milletvekili Gülizar, İYİ Partili Erhan Usta ve HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın ,“Türkiye Ekonomi Modeli’nin teorik altyapısı yok. Enflasyonla mücadele modeli değildir. Cari açık nasıl düşecek? Cari açık 60 milyar dolar olacak mı?” şeklinde yönelttikleri sorulara şu şekilde cevap verdi:
“Bugün ülkeler hızla değişen küresel ekonomik konjonktürde ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara cevap vermekte zorlanan ortodoks politikaları sorgulamaya başlamıştır. Her ülkenin dinamikleri farklı olduğundan dolayı bir ülkede başarılı olan politika diğer ülkelerde de aynı performansı gösterememektedir.
Bu sebeple her ülke kendi ekonomik ve toplumsal koşullarına göre farklı politika ve tedbirleri birer birer uygulamaya almaktadır. Bizler de salgın sonrası ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek, ülkemizi küresel üretim merkezi haline getirmek amacıyla Türkiye Ekonomi Modeli’ni devreye aldık.
Toplumumuzun dinamiklerini, ülkemizin ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alarak modelimizi oluşturduk. Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile döviz kurlarında ortaya çıkan yüksek oynaklığı önemli derecede azalttık. (Kurdaki) Oynaklığı biz tutmuyoruz, Kur Korumalı Mevduat tutuyoruz.
Uygulamaya aldığımız selektif kredi politikası ile kaynakların ülkemiz ekonomisi için etkin ve verimli alanlarda kullanılmasını hedefliyoruz.
Ekim itibarıyla toplam kredi hacmi yıl sonuna kıyasla 2 trilyon lira artarak 7 trilyon liraya ulaştı. Bu artışın yüzde 83’lük kısmı reel sektörümüze açılan ticari kredilerden sağlanmıştır. Türkiye Ekonomi Modeli’nin ortaya koyduğu kazanımını finansal sektörün yanı sıra reel sektörde de görüyoruz. Dolayısıyla ekonomimiz 8 çeyrektir büyüyor.”
CHP’li Abdüllatif Şener’in, milli gelirin milyar dolarak büyümediğini ifade etmesi üzerine Nebati, “Küresel ekonomik koşullarda meydana gelen değişmeler, ekonomik parametrelerin değişmesine neden olmaktadır.
Ortalama büyüme, yaşanan salgına rağmen 2017-2021 döneminde 4,9 olarak gerçekleşirken 2021 yılında yüzde 11,4’lük büyüme ile son 50 yılın en yüksek büyüme hızına ulaştık.
Gayri safi yurt içi hasıla, 2002-21 döneminde 3,4 katına, kişi başına gayri safi yurt içi hasıla 2,6 katına çıkmış durumdadır. AB ortalaması yüzde 42,8’den yüzde 71 seviyesine çıkmış olan satın alma gücü paritesine göre de makas önemli ölçüde azalmıştır” ifadelerini kullandı.
“Eğer ABD’deki yüzde 0,6’yı ya da Almanya’daki 1,4’ü nasıl yorumluyorsanız Türkiye’deki net hata ve noksanın yüzde birlik kısmını da bu şekilde yorumlama gibi bir zorunluluğunuz var”
İYİ Partili Erhan Usta’nın bir ülkenin dış dünya ile ekonomik ilişkilerini gösteren ödemeler dengesine ilişkin verilerin derlenmesinde ortaya çıkan hatalar ve eksikliklerin ödemeler dengesi tablosunda gösterildiği kaleme verilen isim olan “net hata ve noksan” hesabının 28 milyar dolar olmasının sebebini sorması üzerine Bakan Nebati, şunları söyledi:
“Net hata noksan kalemi ile ilgili eleştiriler yoğun olarak geliyor.
Ödemeler dengesi istatistiklerine, ana ilke olarak çift kayıt muhasebe sistemi benimsenmiştir. Ödemeler dengesinin her bir işlemi, o işlemin giriş ve çıkış kayıtlarını gösterecek şekilde iki ayrı kaleme eşit değerde ve karşılıklı olarak kaydedilmektedir. Başka bir deyişle çift kayıt muhasebe sistemine göre, her ekonomik işlemin bir alacak bir de borç olmak üzere iki kaydı gerekmektedir.
Bu kapsamda cari işlemler dengesi ile sermaye hesabı ve finans hesabı kalemlerinin toplamının sıfır olması gerekmektedir. Toplamının sıfır olmadığı durumlarda kalan tutar net hata ve noksan olarak hesaplanmaktadır. Yeni bilgiler ve veriler geldikçe istatistikler tüm ülkelerde güncellenir ve bu tutarlar net hata noksan kaleminde ilgili kalemlere işlenir. Bu kalemin oluşmasına çeşitli faktörler neden olabilir.
Bunlardan biri, dış ticaret mal hareketi ve finansman dönemi zaman uyumsuzluğu yani ihracatı gerçekleşen bir malın ödemesi üç ay sonra geliyorsa bu kalem üç ay boyunca net hata ve noksanda giriş olarak görünür. Öte yandan bazı veriler istatistiklere gecikmeli yansır.
Özel sektörün yurt dışı mevduatları, Uluslararası Ödemeler Bankası tarafından dört ay gecikmeleri yayınlanıyor. Verilerin yayınlanması ile birlikte net hata ve noksan kalemine yansıyor. Anket yolu ile toplanan verilerde ölçüm hataları olabiliyor. Buna en iyi örnek sanırım turizmdir.
Gelen turistlere anketle sorularak yapılan gelir hesaplamaları tam ölçümü yansıtmamaktadır. Daha yeni bir güncelleme yapıldı. TÜİK tarafından turizm istatistiklerinde yarın açıklanacak eylül ayı ödemeler dengesinde verilerinde de bu güncellemeyi göreceğiz. Bu güncelleme ile de net hata ve noksan kaleminden daha önce tam olarak ölçemediğimiz giriş de düşecek.
Diğer taraftan beyan yanlışları veya hataları tespit edildikçe ilgili kalemde güncellenerek net hata ve noksana yansımaktadır. Bunun dışında yastık altı varlık diye tabir ettiğimiz bankacılık dışında efektif olarak tutulan tasarrufların bankalara lira karşılı satılması durumunda bu işlerin bir karşılığı ödemeler dengesinin ilgili kalemine kaydedilirken herhangi bir beyanda bulunulmadığı durumda değer karşılığı net hata ve noksan kalemine yansıtılmaktadır.
Döviz kuru ve parite hareketleri nedeniyle muhasebe farklılıklarıdır. Diğer taraftan sadece bizde değil pek çok ülkede net hata ve noksan kalemi yüksek seviyelere ulaşmıştır. 2022 yılında net hata ve noksan en yüksek pozitif olan ülke 159,3 milyar dolar ile ABD olurken en yüksek negatif ülke olan 167,4 milyar dolar ile Çin’dir.
2022 yılı ilk yarısında Amerika’ya 159,3 milyar dolar ve Almanya’ya 87,9 milyar dolar net hata ve noksan olarak kaynağın belirsiz döviz girişi, Çin de ise 44,8 milyar dolar döviz çıkışı olmuştur. Türkiye’de ise ocak-ağustos döneminde 28,3 milyar dolarlık bir giriş gözlenmiştir. Buradaki problem şu: Biz düşük bir cari açık öngörmüştük.
Dış ticaret açığımız tamamen enerjiden kaynaklanıyor malum. İhracatımız artıyor. Cari açığı bunlar nasıl dengelediler? İşte Türkiye’nin gücü. Oranlar burada. İzah edilemiyor. Şunu izah edemiyorsunuz: Türkiye işten de nasıl sıyrıldı? Türkiye her işten sıyrılır.
Nasılını söyleyeyim: Eğer ABD’deki yüzde 0,6’yı ya da Almanya’daki 1,4’ü nasıl yorumluyorsanız Türkiye’deki net hata ve noksanın yüzde birlik kısmını da bu şekilde yorumlama gibi bir zorunluluğunuz var. Almanya’ya hak gördüğünüz şeyi Türkiye’ye de göreceksiniz. ABD’de kabul ettiğiniz bir yöntemi Türkiye için de kabul edeceksiniz. Türkiye, şeffaf, açık, net, ne yaptığı belli olan bir ülke.”