- Haberler
- Politika
- En düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz.
En düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, En düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz. Kamu işçilerinde olduğu gibi en düşük maaşı 15 bin liraya çıkartarak, üzerine enflasyon ve refah payı olarak benzer bir artış yapacağız. En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "En düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz. Kamu işçilerinde olduğu gibi en düşük maaşı 15 bin liraya çıkartarak, üzerine enflasyon ve refah payı olarak benzer bir artış yapacağız. En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen HAK-İŞ Genel Kurulu’nda konuştu. Erdoğan, "Demokrasi, özgürlük ve emek mücadelesi için HAK-İŞ’e teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne kadar HAK-İŞ çatısı altında ter döken, mücadele veren, çalışmalarında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Türkiye’nin bugünlere ulaşmasında emek mücadelemizin öncüleri olarak gördüğümüz o kardeşlerimizin çok önemli payı var. Yalnızca işçilerimizin çalışma hayatı ile ilgili kazanımlarında değil, ülkemiz ekonomisinin büyümesi ve gelişmesinde HAK-İŞ’in katkısı vardır. Son 21 yılda Türkiye milli gelirini 236 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına getirdiyse, her yıl ortalama yüzde 5,5 büyüme kaydettiyse, satın alma gücüne göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi olduysa, işgücü sayısındaki artışa rağmen istihdamı 32 milyona yaklaştırdıysa, ihracatını 255 milyar dolara çıkardıysa hasılı Türkiye sanayiden turizme, savunmadan üretime kadar her alanda yüzyılın başarılarına imza attıysa bunun gizli kahramanları işçi ve emekçi kardeşlerimdir" dedi.
HAK-İŞ’in temsil ettiği kitle itibarı ile kendilerinin de sendikası olduğunu söyleyen Erdoğan, HAK-İŞ’i emekçilerin sendikası olarak gördüklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şafakla beraber uyanmanın, kışın soğuğunda otobüs beklemenin, kalabalıklar arasında işe gitmenin, gazete üzerinde yemek yemenin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Alın teri ile kazanılan paranın ne kadar kıymetli, ne kadar bereketli olduğunu hamdolsun çok iyi bilirim. İşçi kardeşlerimizin evlerine ekmek götürmek için zorluklara nasıl göğüs gerdiklerini çok iyi bilirim. Ailemizden, çevremizden öğrendiğimiz, daha sonra kişisel hayatımızda bizzat yaşayarak tecrübe ettiğimiz bu değerler bize rehberlik etti. Nereden geldiğimizi aklımızdan çıkarmadık. Mazisine, köklerine sırtını dönenlerden olmadık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren daima sizlerin hakkını vermeye çalıştık" diye konuştu.
1 Mayıs’ı önce Emek ve Dayanışma Günü, ardından da resmi tatil ilan ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrıca örgütlenme, sendikal haklar, işçi sağlığı ve güvenliği noktasında da çok önemli adımlar attık" dedi.
Sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayarak herkesin aynı kalitede hizmet alabilmesini temin ettiklerini söyleyen Erdoğan, darbe yönetimi mirası olan kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirerek ayrılıkçı uygulamalara son verdiklerini belirtti. Erdoğan, ücret konusunun en hassas oldukları konuların başında geldiğini belirterek, göreve geldiklerinde asgari ücretin 184 lira olduğunu, bugün asgari ücretin 8 bin 500 lira olduğunu kaydetti. 2002 yılında benzinin litre fiyatının bir buçuk lira olduğunu belirten Erdoğan, asgari ücretle 110 litre benzin alındığını belirtti. Erdoğan, aradan geçen sürede petrolün varil fiyatı 77 dolara çıkmasına rağmen bugün asgari ücretle 410 litre benzin alınabildiğini söyledi. Benzer örnekleri birçok başlığa teşmil etmenin mümkün olduğunu belirten Erdoğan, "Yeni hükümetlerimiz döneminde asgari ücret ve diğer ücretlerdeki artış rakamsal olarak değil, reel olarak da alım gücünü yükseltmiştir" dedi.
Küresel ekonomik görünüm veya Türkiye’nin mali şartları ne olursa olsun çalışanları enflasyona ezdirmediklerini ifade eden Erdoğan, "Emeklisinden memuruna, engellisinden şehit yakını ve gazilerimize kadar toplumumuzun tüm kesimlerinin yanında olduk. Ekonomimiz büyüdükçe milletimizin tamamının hak ettiği payı almasını sağladık. Ülkemizin yaşadığı ciddi sıkıntılara, küresel ekonomik krizlere, bölgedeki çatışmalara rağmen bu hassasiyetimizi koruduk. Covid-19 döneminde önceliğimizi insanımızın sağlığı ile birlikte işini de korumasına verdik. Muhalefetin baskısına rağmen ülkemize kontak kapattırmak isteyenlere fırsat vermedik" açıklamasını yaptı.
Aynı tavrı Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel krizde de gösterdiklerini söyleyen Erdoğan, "Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyümeyi asla ihmal etmedik. Bu modeli uyguladık. Düşük faiz uygulaması ile üretim ve yatırımı teşvik ettik. Dünya yüksek faiz peşinde koşarken faizi sürekli düşürmenin gayreti içinde olduk ve 8 buçuğa kadar düşürdük yatırım yapması gerekenler gelip yatırım yapsın diye" diye konuştu.
Bütün bunun olumlu neticelerinin ihracat ve istihdam başta olmak üzere pek çok alanda görüldüğünü söyleyen Erdoğan, "Dünyanın çarklarının durduğu, tedarik zincirinin kırıldığı o kritik günlerde muhalefetin baskısına boyun eğseydik çok kötü bir yerde olurduk. Geriye baktığımızda ne kadar isabetli karar aldığımızı görüyoruz. ABD’de son günlerde ardı ardına yaşanan banka iflasları yüksek faiz politikası risklerini ortaya koyuyor. Amerika’nın durumu ortada. Biz böyle bir tabloyla karşılaşmadık. Bunu da muhalefetin baskısına, mandacı ekonomistlerin tavsiye görünümlü sinsi yönlendirmelerine rağmen başardık. İnsan hayatını önceleyen politikalarından 85 milyonla birlikte işçi emekçi kardeşlerimiz de istifade etmiştir. Hükümetimiz, asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerinden sonra da vatandaşının hakkını, hukukunu korumayı sürdürmüştür” diye konuştu.
Hesaplamalara göre depremin ülke ekonomisine maliyetinin 100 milyar doları aştığını belirten Erdoğan, normalde ne kadar gelişmiş olursa olsun dünyadaki hiçbir ülkenin böylesine büyük bir felaketin altından kalkamayacağını söyledi. Deprem bölgesinde 837 bin çadır, 100 bin konteyner kurulumu yapıldığını açıklayan Erdoğan, 142 bin konut ve köy evinin inşaat süresini başlatırken, 59 bininin temelinin atıldığını açıkladı. Erdoğan, deprem bölgesinde tüm çalışmalar devam ederken EYT bekleyen 2 milyon 250 bin vatandaşın talebinin de karşılandığını aktardı. En düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya, bayram ikramiyelerini de 3 bin liraya yükselttiklerini söyleyen Erdoğan, bu rakamın üstünde ücret alan emeklilerin durumlarını iyileştirecek bir çalışma yaptıklarını belirtti.Meclisin açılmasıyla 7 bin 500 liranın üzerinde emekli maaşı alan vatandaşları da sevindireceklerini söyleyen Erdoğan, Karadeniz gazını ülkeye getirerek, bu ay tamamen ücretsiz, bir yıl da 25 metreküpü ücretsiz olmak üzere vatandaşlarla müjdenin paylaşıldığını hatırlattı.
Bu dönemde Togg’un yolara çıkmasından Anadolu gemisine, Akkuyu Nükleer Santrali’ne yakıt çubuklarının gelmesinden Kaan’ın hangardan çıkmasına kadar birçok stratejik adım atıldığını söyleyen Erdoğan, "Bu listeye Zigana Tüneli açılması, Gabar’da petrol keşfi dahil pek çok müjdeyi ilave edebiliriz. Sonuç olarak hem depremin yaralarını sardık hem ülkemizi hedeflerine adım adım yaklaştırdık. Çalışanlarımıza verdiğimiz en son müjde önceki gün imzalanan kamu toplu iş sözleşmeleridir. Yapılan protokol ile yaklaşık 700 bin kardeşimizin en düşük ücretini yükselttik hem de üzerine refah payı dahil yüzde 45 artış yaptık. Böylece en düşük kamu işçisinin ücretini yaklaşık 12 bin liradan 21 bin liranın üzerine çıkardık. Bu toplu sözleşmenin kamu işçilerimize ve kurumlarımıza tekrar hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
Memurlarla ilgili maaş düzenlemesi ile ilgili bir müjdeyi açıklayan Erdoğan, yasaya göre memurların zam oranlarının ocak ve temmuz ayında belirlendiğini söyledi. Erdoğan, ”Memura verilen maaş zamlarında enflasyon farkına ilave olarak refah payı artışını biz getirdik. Toplamda yüzde 30 oranında zam yapmıştık. 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını reel olarak yüzde 136 artışla yaklaşık 12 bin liraya çıkarmıştık. Temmuz ayında bir adım daha atıyoruz, en düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından eksik kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz. Kamu işçilerinde olduğu gibi en düşük maaşı 15 bin liraya çıkartarak üzerine enflasyon ve refah payı olarak benzer bir artış yapacağız. En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak. Memur maaşlarındaki bu artışlar otomatik olarak emeklilere de yansıyacak. Bakanımıza temmuz ayına kadar bu çalışmanın tamamlanması için gereken talimatı verdim. Ücrette adaleti ve çalışma barışını korumakta kararlıyız. Kanuni düzenleme gerektirdiği için yeni yasama döneminde atacağımız bir adım da birinci dereceye geldiği halde 3600 ek gösterge alamayan memurlarımıza yönelik olacaktır. Birinci dereceye inen ve şartları tutan tüm memurlarımızın 3600 ek gösterge hakkından yararlanabilmesini sağlayacağız. Memurlarımız gönüllerini ferah tutsun. Müsterih olsunlar. Bize güvenmeye, hükümetlerine inanmaya devam etsinler. Biz hiçbir çalışanımızın hakkını yemeyiz. Yenilmesine de izin vermeyiz. Geçmişinde SSK’yı batırmaktan el kadar torununu sigortalı yapmaya kadar pek çok skandalı olan birisinin hezeyanlarına kimse kulak asmaz. Bunlar geçen seçimde çiftçiye bedava traktör dağıtma sözü vermekten ulaşımı, sütü, suyu kısaca hayatı ücretsiz yapmaya kadar her şeyi söylediler. Çiftçiye traktörler verildi mi? Biz veririz ama onlar veremez. Hatta kazandıkları belediyelerde kimsenin ekmeği ile oynamama için bay bay Kemal şeref, namus sözü verdi. Bunların hiçbirini tutmadılar. Milletin hayrına doğru düzgün iş yapmadıkları halde belediyeleri borç batağına sürüklediler. Bunlar kendilerine hatırlatılınca pişkince sırıtmaya devam ettiler. Milletimizin bu iki yüzlülüğünü görmediklerini sanıyorlar" açıklamasını yaptı.