Uzmanından uyarı Çocukların modelleme riski var

Çocukların hem aile içinde hem de okulda dijital medya araçlarıyla şiddetin farklı biçimlerine tanık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akfırat, "Öğrenme sürecinde çocuklar bunlara tanık olduğunda 'Belki bu normal bir şey' demeye başlıyor. Bunun normal bir şey olduğunu gördüğünde daha kolay o davranışı gösteriyor. Çocuklar daha çok model alarak öğreniyor. Bu medya olarak karşımıza çıkıyor. Bir dizide, bir çizgi filmde model alabileceği figürler oldukça fazla. Dolayısıyla onların davranışlarını modelleme riski var" dedi.

TAKİP ET

Günümüz teknolojisi çocukların dijital medya araçlarıyla geçirdiği süreyi de artırdı. Bu durum, bilinçli ve amaca uygun kullanıldığında çocukların da yaşamını kolaylaştırırken, bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımı ise çocukların hem gelişimlerini olumsuz etkiliyor hem de çeşitli şiddet biçimleriyle tanışmalarına sebep oluyor. Uzmanlar, şiddet içerikli yayınların, dizilerin, filmlerin ve şarkıların çocukların gelişimi için risk oluşturduğunu ifade ediyor.


"Bu onların gördüğü ilk şiddet yolu"
Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) Bölümü'nden öğretim üyesi Doç. Dr. Osman Nejat Akfırat, çocuklara yönelik şiddetin çok boyutlu ele alınması gerektiğinin altını çizdi.

Doç. Dr. Akfırat, "Çocukların gördükleri şiddete bakmak için bütün çevresine bakmamız lazım, bunun birkaç boyutu var. Aile boyutu, bir de öğrenimle ilgili boyutu var. Aslında ailede ebeveynlerin yeteri kadar bilinçli olmamasından dolayı çocuklar bazı aile içi şiddet durumlarıyla karşılaşıyor, buna tanık oluyorlar.

Şunu kastediyorum aslında; anne ve babanın birbirleriyle olan çatışmalarını şiddet yoluyla çözüyorlar. Onlar sanki anlaşamadıkları vakitler çocuklarda buna tanık olduğu için bu onların gördüğü ilk şiddet yolu" dedi.


"Yetişkinler bilinçli olmalı"
Şiddetin sadece fiziksel olmadığını söyleyen Akfırat, "Şiddetin psikolojik boyutu da vardır. Fiziksel şiddet belki günlük yaşamamızda o kadar yoktur ama karşımızda çıkan durumlar daha çok psikolojik şiddet.

Birinin diğerini aşağılayarak, onu suçlayarak, küçük düşürerek kurduğu iletişim de bir şiddet olarak tarif edilebilir. Çocukların büyüdükleri önemli yerlerden biri de okullar. Derslerde, sınıflarda belki bu çok fazla karşımıza çıkmıyor ama teneffüs saatlerinde birbirlerine karşı uyguladıkları ve 'şiddet' diye tanımlayabileceğimiz kimi davranışlar var.

Çocuklar belki de oyun oynamayı bilmedikleri için, belki de kendilerine yeteri kadar zaman ayırmadıkları için orada da şiddet davranışlarını görebiliyoruz. Bu nedenle yetişkinlerin daha bilinçli olması, o konuda daha duyarlı olması gerekiyor" şeklinde konuştu.

"Şarkılarda şiddeti normalleştiren sözlerin olduğunu görebiliyoruz"
Çocukların hem medyada, hem de bazı çizgi film, dizi ve filmlerde şiddete tanık olduğunu dile getiren Doç. Dr. t Akfırat, sözlerine şöyle devam etti:
"Çocukların çevrelerinin şiddetle dolu olduğunu söyleyebiliriz.

Çizgi filmlerde, dizilerde, filmlerde çocukların gördükleri şiddet davranışları var. Bu fiziksel ve psikolojik şiddet olarak tanımlayabileceğimiz davranışları görüyoruz, orada buna tanık oluyorlar.

Günlük hayatta, müziklerde, bu son dönemlerde bir takım şarkılarda kimi sözel olarak farklı ifade edilen, şiddeti normalleştiren sözlerin olduğunu görebiliyoruz. Bunu duyduğunda ya da gördüğünde direkt 'Çocuk şiddet davranışı gösterir' diyemeyiz fakat önemli olan, çocukların bunun olumlu modelleri görerek, bunu dengelemesi.

Öğrenme sürecinde çocuklar bunlara tanık olduğunda 'Belki bu normal bir şey' demeye başlıyor. Bunun normal bir şey olduğunu gördüğünde daha kolay o davranışı gösteriyor. Çocuklar daha çok model alarak öğreniyor. Bu medya olarak karşımıza çıkıyor. Bir dizide, bir çizgi filmde model alabileceği figürler oldukça fazla. Dolayısıyla onların davranışlarını modelleme riski var"


"Çocukları 'pasif varlık' olarak düşünmemek lazım"
Doç. Dr. Akfırat, çevresel faktörlerin çocukları olumsuz davranışlara itebildiğine dikkat çekerek, "Çocukları 'pasif varlık' olarak düşünmemek lazım. Burada ebeveynlere, okula çok fazla rol düşüyor.

Biz yetişkin dünyasında da bir sürü olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Hemen etkilenmiyoruz bundan, biz ne kadar bu konuda güçlenirsek, güçlü olursak, başka çözüm yollarını öğrenebilirsek aslında çocukları da bundan koruyabiliriz.

İçinde bulunduğumuz çevre doğal olarak bizim davranışlarımıza etki ediyor. Bu nedenle çocukların erken yaştan itibaren okula gidiyor olması ki, okul öncesi eğitim bu açıdan çok önemli. Ebeveynlerin bu konuda çok bilinçli olması oldukça önemli. Çevrenin risklerine karşı yapabileceğimiz şeyler var" dedi.

"Çocuklar haz temelli davranışlarda bulunuyorlar"
Ebeveynlere uyarılarda bulunan Akfırat, "Öncelikle çocukların sınırları öğrenmesi gerekiyor. Aslında hepimiz için geçerli olan bir şey bu. Çocuklar için daha da önemli. Zira çocuklar daha haz temelli davranışlarda bulunuyorlar.

Onlar için yapmak istedikleri şey, en öncelikli mesele olarak karşılarında olmakta. Dolayısıyla o sınırı koymak, özellikle bu medya araçlarını kullanma konusunda sınır koymak çok önemli. Bu sınırı yasak diye koymamak lazım. Birlikte uzlaşarak, onların erişebileceği zaman dilimini tanımlayarak yapmak lazım.

Günümüzde artık teknolojiden uzaklaştırmak mantıklı da değil, çocukları teknolojiyle barışık olarak sürdürmek ancak onların ulaşabileceği içerikleri kontrol etmek ebeveynler için çok önemli.

Bunların zamanını belirlemek gerekiyor. Tabii bir de model olmak lazım. Olumsuz şeyler nasıl etkiliyorsa, olumlu şeylerde etkiliyor. Evde anne baba çocuklarının kitap okumalarını istiyorlarsa kendilerinin de kitap okuması gerekiyor" sözlerine ekledi.

Bakmadan Geçme