Ukrayna'daki savaş ve Afganistan'daki kriz doğrudan bölgelerimizi etkiliyor
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Ukrayna'daki savaş ve Afganistan'daki kriz doğrudan bölgelerimizi etkiliyor.
Büyük ölçüde bizleri etkileyen bu bölgesel gelişmelerin yanında büyük güçler arasındaki siyasi ve askeri rekabet yeni bir soğuk savaş etkisi oluşturdu" dedi.
Türkiye-Azerbaycan-Özbekistan Üçlü Dışişleri, Ticaret ve Ulaştırma Bakanları Toplantısı Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te gerçekleştirildi. Toplantıya, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu başta olmak üzere Azerbaycan Ulaştırma Bakanı Reşad Nebiyev, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikayıl Cabbarov, Özbekistan Dışişleri Bakanı Vladimir Norov, Özbekistan Ulaştırma Bakanı İlham Mahkamov ve Dış Ticaret ve Yatırım Bakan Yardımcısı Laziz Kudretov katıldı.
Toplantı çerçevesinde bakanlar tarafından Türk dünyasının refahını artıracak ve ilişkileri güçlendirecek Taşkent Bildirisi imzalandı.
“Ukrayna'daki savaş ve Afganistan'daki kriz doğrudan bölgelerimizi etkiliyor”
Toplantıda konuşma yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bir ay önce Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan Ulaştırma ve Dışişleri Bakanları toplantısı yapıldığını hatırlatarak,
“Şimdi ise Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan olarak bir araya geldik. Bu toplantıları yapmakta geciktiğimizi da söylemek isterim. Türk dünyasının refahını artıracak pratik adımlara bu toplantılarla öncülük etmeliyiz.
Bu şekilde buluşmamız dahi tek başına hem haklarımıza hem de tüm dünyaya çok güçlü bir mesaj vermektedir. Dünyada ve bölgemizde belirsizlikler artıyor. Ukrayna'daki savaş ve Afganistan'daki kriz doğrudan bölgelerimizi etkiliyor. Büyük ölçüde bizleri etkileyen bu bölgesel gelişmelerin yanında büyük yüzden arasındaki siyasi ve askeri rekabet yeni bir soğuk savaş etkisi oluşturdu.
Bölgemizin bir tarafı Rusya ve batıya diğer tarafı Çin'e komşu. Salgının sosyo ekonomik etkileri halen devam ediyor. Çatışmalarının, ekonomik krizlerin tetiklediği göç baskısını yönetmek küresel bir sınama. İklim, enerji ve gıda krizlerinin etkileri her bölgede hissediliyor.
Bu kriz ortamı, getirdiği risklerin yanında fırsatlar da sunuyor. Derinleşen büyük güç rekabetine karşı Avrasya ve tarihi ipek yolu yeniden merkezi bir ticaret güzergahı halini alıyor.
Dünyanın en büyük ticaret hacmi Asya ile Avrupa arasında. Bu ticaret akışının tam kalbinde yer alan ülkelerimizin bu zenginliği yönetmesi gerekiyor" dedi.
“İpek Yolu'nun yeniden canlanması Türk dünyasına daha da bütünleştirecektir”
Jeopolitik sıkıntıların, Çin ile Avrupa'nı bağlayan Kuzey Koridoru'na alternatif olan Orta Koridor için fırsatla doğurduğu ifade eden Çavuşoğlu, "Orta koridor ve Hazar denizi yoluyla transit geçişler hem maliyet hem de arz güvenliği bakımından öne çıkıyor.
Kadim dünyanın en önemli ticaret güzergahı olan İpek Yolu'nun yeniden canlanması Türk dünyasına daha da bütünleştirecektir. Ulaştırma altyapımızın güçlendirilmesi ticaret akışını da kolaylaştıracak.
Doğu-Batı aksı kadar Kuzey-Güney bağlantısı da önemli. Bakü'de de söylediğim gibi Orta Doğu ülkelerinin orta Asya'ya bağlanması herkesin yararına. Biliyorsunuz son dönemde Suudi Arabistan ve Birleşik Emirlikleri ile ilişkilerimizde yeni bir ivme yakaladık. Bu ülkeler ile birlikte farklı projeleri ele alabiliriz. Özellikle Emirlikler ve Katar yönetimi orta Asya'ya önem veriyor.
Bu ülkeleri karayoluyla Güney Kafkasya ve orta Asya'ya bağlayabiliriz. Ticaret ve ulaştırma bakanlığımızın tabi tüm görüşleri de bu açıdan özellikle önem arz ediyor” diye konuştu.
"Barış yolunda birlikte çalışmamız önem arz ediyor"
Ukrayna'daki savaşın dünyada krizlere yol açtığına dikkat çeken Çavuşoğlu, "Savaş sürdürülebilir ve güvenli ulaştırma hatlarının önemini bizlere tekrar hatırlatıyor. Enerjide güzergah ve kaynak çeşitlendirilmesinin ne kadar önemli olduğunu bizlere gösterdi.
Savaş enerji ve gıda güvenliği konusunda küresel sistemin kırılganlığını da ortaya çıkardı. Birçok azgelişmiş ülke savaş nedeniyle açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Türkiye olarak adil bir çözüm için diplomatik çabalarımızı sürdürüyoruz.
Bu çabalar neticesinde Ukrayna tahılının dünya piyasalarını güvenli bir şekilde ihracına yönelik belge 22 Temmuz'da İstanbul'da Türkiye ve BM kolaylaştırıcılığında imzalandı. İstanbul'da müşterek koordinasyon merkezi faaliyete geçti.
Anlaşmanın imzalandı gün buğday fiyatlarında yüzde beşlik bir düşüş yaşandı. Dün yola çıkan gemi de, Türkiye'ye ulaşmış olacak bir boğazından geçerek istikametine doğru seyretmeye devam edecek.
Diplomasiyi öne çıkan bu adımızın özellikle Afrika'dan Asya'ya geniş bir coğrafyada olumlu bir yankı oluşturduğunu görüyoruz. Hepimizin bu zor dönemde sağduyulu öne çıkaran politikalar izlemesi, uluslararası alandaki gücümüze güç katıyor.
Sizlerin de, özellikle Azerbaycan ve Özbekistan'ın da dengeli politikaları öne çıktı ve herkes tarafından da takdir ediliyor. Barış yolunda birlikte çalışmamız önem arz ediyor" dedi.
"Türk Devletleri Teşkilatı'nı bir uluslararası teşkilat haline getirdik"
Türk devletlerini güçlü bölgesel entegrasyon için gereken bir unsura sahip olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Tarihi bağlarımız, haklarımızın yakınlığı ve güçlü siyasi irade bunların başında geliyor.
Bu siyasi irade sayesinde geçen yıl İstanbul Zirvesi ile Türk Devletleri Teşkilatı'nı bir uluslararası teşkilat haline getirdik. Türk dünyası için tarihi bir adım atıldı. Kasım'da Semerkant de düzenlenecek zirvenin iş birliğimizde yeni sayfa açması için de çalışmalıyız.
Teşkilatımızın 2040 vizyon belgesi, ulaştırma projeleri, ticaret yollarının çeşitlendirilmesi, ve ticaretin artırılması gibi ortak hedeflerimiz için sağlam bir çerçeve sunuyor Türk Devletleri Teşkilatı.
Bu bağlamda ikili ve üçlü mekanizmaları da önem taşıyor. Diğer taraftan orta Asya'daki dost ve kardeş ülkeler arasındaki işbirliği platformlarının çeşitlendirilmesi memnuniyet vericiler.
Örneğin dönem başkanlığını Türkmenistan'a devrettiğimiz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı önemli fırsatlar sunuyor. Cumhurbaşkanı Sayın Mirzoyev'in öncelik ettiği Orta Asya Liderler Zirvesi de önemli bir işbirliği platformudur" dedi.
"Şuşa Beyannamesi ile Azerbaycan ile ilişkilerimizi müttefiklik düzeyine çıkardık"
Bağımsızlıklarının 30. yılında Azerbaycan ve Özbekistan ile Türkiye'nin ilişkilerinin artık stratejik ortaklığın ötesine geçiştiğini ifade eden Çavuşoğlu, "Liderlerimizin yakın dostluğu çalışmalarımızı kolaylaştırıyor.
Tarihi Şuşa Beyannamesi ile Azerbaycan ile ilişkilerimizi müttefiklik düzeyine çıkardık. Özbekistan'la bu yılın Mart ayında geniş çerçeveli Stratejik Ortaklık Belgesini imzaladık. Azerbaycan'ın şanlı zaferi ile Güney Kafkasya'da istikrardan ve işbirliğinden yana olan ülkelerin kazançlı olacakları yeni bir jeopolitik denklem ortaya çıktı.
Herkesi bu fırsatı değerlendirmeye teşvik ediyoruz. Azerbaycan'ın Ermenistan ile ulaştırma, sınır belirleme ve barış anlaşması görüşmelerini destekliyoruz. Biz de normalleşme için adım atıyor, özel temsilcilerimizin görüşmeleri aracılığı ile Azerbaycan ile istişare içinde ilerliyoruz.
Doğu Zengezur ve Karabağ ekonomik bölgelerindeki yeniden imar ve inşa süreçlerine Türkiye olarak biz de gereken desteği veriyoruz. Hayata geçirilmesi gündemde olan yeni ulaştırma hatları, orta Asya, Güney Kafkasya, Anadolu ve Avrupa havzalarını birbirine bağlayacak ve tüm bölgenin refahına katkıda bulunacaktır.
Bu projeler hayata geçtiğinde ulaştırma, ticaret ve enerji gibi çok sayıda alanda çarpan etkisi yaratacaktır.
Orta Asya'da merkezi konumuyla öne çıkan kardeş Özbekistan'ın dünya ekonomisine entegrasyonuna yönelik reform programını destekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde bölgesel ve küresel gıda tedarikçisi konumumuzu güçlendirmeliyiz"
Gıda krizinden bahsedilen bir dönemde Özbekistan'ın tarımsal zenginliğini değerlendirmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu,
"Azerbaycan'ın işgalden kurtarılmış bereketli toprakların da tarımsal altyapının güçlendirilmesini destekliyoruz ve bu konuda Cumhurbaşkanı Aliyev'in liderliğinde Azerbaycan çok önemli adımlar atmıştır. Türk Devletleri Teşkilatı dahilinde bölgesel ve küresel gıda tedarikçisi konumumuzu güçlendirmeliyiz.
Küresel enerji bağlamında petrol ve doğal gaza artan talep, güçlü bir ulaştırma ve enerji alt yapısı kurabildiğimiz taktirde bölgemizin önemini daha da arttıracaktır.
Bölgesel barış, istikrar ve ekonomik işbirliği konusundaki ortak yaklaşımımızı bugün Taşkent Bildirisi ile pekiştirmekten memnuniyet duyuyoruz. İnşallah bu mekanizmanı sürekli hale getireceğiz ve somut projelerin takipçisi olacağız" şeklinde konuştu.