(Türkiye-Suriye) İstihbarat kurumları arasındaki temasların diplomatik düzeye çıkarılmasına uygun ortam oluşursa bunu değerlendiririz
Devlet Bahçeli: NATO Genel Sekreteri'nin dili buyurgan bir dildir. Talimat verir gibi konuşması, 'İsveç en kısa sürede üye olmalı' demesi, bize göre edepsizliktir.
Bakan Çavuşoğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi temelinde Türkiye Yüzyılı'nı aynı zamanda dünyada Barış Yüzyılı yapma hedefleri olduğunu belirterek, “Bu amaçla girişimci ve insani dış politikamızı, aktif, milli ve bağımsız bir diplomasiyle güçlendiriyoruz. Bu milli vizyonu hayata geçirebilmek için önce dünyadaki dönüşümü doğru okumak zorundayız” dedi.
Çavuşoğlu, iklim değişikliği, düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, terörizm gibi insanlığı tehdit eden söz konusu bu sorunların artarak devam ettiğini aktararak, “Küresel salgının sosyo-ekonomik etkileri sürüyor. Dünya nüfusunun yüzde 71'i sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin pençesinde yaşamını sürdürüyor” diye konuştu.
“Türkiye, istikrarsız bir coğrafyada potansiyeliyle yabancı yatırımcılar için güvenli bir liman haline gelen bir ülke”
Bakan Çavuşoğlu, realpolitikanın (herhangi bir ideale veya kurama bağlanmaksızın tamamıyla mevcut gerçeklere uyum sağlayarak amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmak) uluslararası ilişkilere tekrar hakim olduğunu ve zamanın hızlandığı bir dönemde parçalanma ve gerilimleri iyi yönetmeleri gerektiğine dikkati çekerek, “Bu, hem refah ve istikrarımızı korumak hem de krizlerin ortaya çıkardığı fırsatlardan istifade etmek için şart. Türkiye, insanının çalışkanlığı ve girişimci ruhu sayesinde, üreterek, ihraç ederek büyüyen bir ülke. İstikrarsız bir coğrafyada potansiyeliyle yabancı yatırımcılar için güvenli bir liman haline gelen bir ülke” ifadelerini kullandı.
“Çözümün parçası olan bir Türkiye var”
Çavuşoğlu, Türkiye'nin krizlerin çözülmesinde saygın aktör haline geldiğini kaydederek, “Krizlere hazırlıklı olmak, krizleri yönetmek, çatışmaların çözümüne katkı sağlamak, etrafımızda bir barış ve refah kuşağı oluşturmak ve fırsatlardan yararlanmak diplomasimizin temel hedeflerinden. Nitekim, dayanışma yerine ayrışmanın öne çıktığı küresel sistemde, tansiyonu düşüren ve krizleri yatıştıran, aktif diplomasisiyle sorunun değil, çözümün parçası olan bir Türkiye var” diye konuştu.
“Türkiye'nin inisiyatif almadığı bir senaryoyu düşünün. Hem bizi hem dünyayı etkileyecek bir kaos kontrolsüz şekilde büyüyecekti”
Ukrayna'daki savaş karşısında izledikleri politikanın Türkiye'yi sağduyulu ve akil diplomasisiyle öne çıkardığını savunan Çavuşoğlu, savunduğu politika sonucunda attıkları adımlara ilişkin şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanımızın ‘savaşın kazananı, barışın ise kaybedeni olmayacağı' anlayışıyla hareket ettik. Hep ilkeli davrandık. Savaşa savaş diyebilen ilk ülkelerden olduk. Kırım'ın ilhakını ve son referandumları tanımadık. Montrö Sözleşmesi'ni titizlikle uyguladık.
Savaş'ın Karadeniz'de tırmanmasının önüne geçtik. Cumhurbaşkanımız, savaşın ardından hem Ukrayna'yı hem Rusya'yı ziyaret eden tek NATO lideri. Savaşın başında, Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya Diplomasi Forumu'nda bir araya getirdik. Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü lider diplomasisi sayesinde esir değişimleri yapıldı. BM'yle birlikte İstanbul Tahıl Anlaşması'nın imzalanmasını sağladık. Küresel gıda güvenliğine en büyük katkıyı yapan ülke olduk.
Anlaşma sayesinde Dünya Gıda Fiyatları Endeksi yüzde 9 düştü. Bu, 13 yıldır yaşanan en büyük düşüş oldu. Geçen ay ziyaret ettiğim Afrika ülkelerinde İstanbul Tahıl Anlaşması'nın tüm dünya için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Türkiye'nin inisiyatif almadığı bir senaryoyu düşünün. Hem bizi hem dünyayı etkileyecek bir kaos kontrolsüz şekilde büyüyecekti.”
Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi için en çok çaba harcayan ülkenin Türkiye olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Geçen seneyi hatırlayın: Afganistan'da patlak veren olaylardan sonra Türkiye'nin süratle aldığı cesur kararlar, içeride ve dışarıda eleştiri konusu olmuştu. Ancak, zaman bizi haklı çıkardı ve kısa sürede tüm dünya Taliban'la angajmanı başlattı.
Ukrayna krizinde de bizi Rusya'yla görüşmekle suçlayan Batı merkezlerinde şimdi diyalog için adım atılması çağrıları güçlü şekilde dillendiriliyor. Avrupa'daki protesto gösterilerinden, ABD'de bazı kesimlere kadar Türkiye'nin en başta ortaya koyduğu öngörülü ve basiretli yaklaşım dile getiriliyor. Tüm muhataplarım, Türkiye'nin küresel barışa en fazla katkı veren ülke olduğunu söylüyor, savaşı bitirmek için çabalarımızı sürdürmemizi istiyor” ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, bu hafta yapacaklarını söylediği Semerkant Zirvesi'nde TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Akademisi ve Türk Kültür ve Miras Vakfı'yla ilişkilerin kurumsallaştırılması için somut adımlar atılmasını planladıklarını söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, normalleşme politikalarının, 2022'de aktif olduğunu söylediği dış politikalarının önemli bir boyutunu oluşturduğunu dile getirerek, “Güney Kafkasya'da barış ve refah için Ermenistan'la normalleşme sürecini yürütüyoruz. Azerbaycan'la eşgüdüm içinde Ermenistan'ı barışın paydaşı yapma girişimlerimiz sürecek. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'yle ilişkilerimiz yeni bir döneme girdi. Kısa süre içinde karşılıklı üst düzey ziyaretlerde birçok konuyu çözüme kavuşturduk. Ticaret, yatırımlar, eğitim, kültür, dış politika gibi birçok alanda karşılıklı kazanımlar elde ettik” dedi.
“İsrail ile ilişkilerimizin önemli bir unsuru, elbette Filistinli kardeşlerimizin hakları ile Kudüs'ün statüsü”
Çavuşoğlu, İsrail ile ortak çıkarlar ve karşılıklı hassasiyetlere saygı çerçevesinde iş birliği hedeflediklerini belirterek, İsrail ile büyükelçilikleri karşılıklı olarak yeniden atadıklarını, iki ülkenin üst düzey ziyaret gerçekleştirdiğini ve iki ülkenin ilişkilerinin önemli unsurlarından biri olan Filistinlilerin hakları ile Kudüs'ün statüsünü yeni kurulacak hükümetle ele alacaklarını dile getirdi.
“(Türkiye-Suriye) İstihbarat kurumları arasındaki temasların diplomatik düzeye çıkarılmasına uygun ortam oluşursa, bunu değerlendiririz”
Suriye'de 4 stratejik hedef temelinde ilkeli olduklarını söylediği tavrını koruduklarını kaydeden Çavuşoğlu, “Ülkenin birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, siyasi çözüm temelinde kalıcı istikrara kavuşturulması, terörün sınırlarımızdan sökülüp atılması, Suriyelilerin ülkelerine güvenli şekilde geri dönmesi” dedi
Bakan Çavuşoğlu, istikrarı sağlamaya yönelik gösterdiklerini söylediği çaba sonucunda 530 bin Suriyelinin ülkelerine döndüğü bilgisini vererek, “İstihbarat kurumları arasındaki temasların diplomatik düzeye çıkarılmasına uygun ortam oluşursa, bunu da değerlendiririz” diye konuştu.
“BM'ye gönderdiğimiz ilave iki mektup Yunanistan'ın dengesini bozdu”
Libya'da, TBMM'nin Haziran'da yenilediği yetki sayesinde sahada dengeyi koruduklarını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, “Milli Birlik Hükümeti başta olmak üzere siyasi yelpazenin her kesimiyle temaslarımızı artırdık.
Geçtiğimiz ay diğer Bakan arkadaşlarımla Trablus'a yaptığımız ziyarette imzalanan Hidrokarbon Mutabakat Muhtırası iş birliğimizi bir üst düzeye çıkardı. Ege ve Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin hak ve çıkarlarını kararlılıkla koruyoruz. Gayri askeri statüdeki adaların silahlandırılması konusundaki diplomatik ve hukuki adımlarımıza devam ettik.
Son 1 yılda BM'ye gönderdiğimiz ilave iki mektup Yunanistan'ın dengesini bozdu. Doğu Akdeniz'de BM'ye bildirdiğimiz kıta sahanlığımıza yönelik Rum-Yunan ikilisinin son 2 yıldaki 9 ihlal girişimini sahada ve masada engelledik. Nihayetinde bir İtalyan şirketi de bizim kıta sahanlığımızda bilimsel araştırma yapmak için Türkiye'ye başvuru yaptı. Bu bizim kıta sahanlığımızı tanımak anlamına geliyor” değerlendirmesini yaptı.
Kıbrıs meselesinde dönüm noktasında olunduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "KKTC Hükümeti'yle birlikte egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde 2 devletli çözümü savunmayı sürdüreceğiz. Maraş açılımı ve KKTC'nin yaptığı son öneriler gibi somut adımlara desteğimiz sürecek" dedi.
“Avrupa'nın bu zor gününde Türkiye'ye ihtiyacı var”
Türkiye-AB ilişkilerini eskisinden daha olumlu bir gündeme taşıdıklarını öne süren Bakan Çavuşoğlu, "AB üyeliği hedefimize bağlıyız. Avrupa'nın bu zor gününde Türkiye'ye ihtiyacı var.
Türkiye'nin uluslararası alandaki etkin liderliği Avrupa için de bir kazanım olacak. Ağustos'ta Büyükelçiler Konferansında vurguladığımız ‘Türkiye Avrupa'dır' ifadesi bu yönelimi özetliyor. Rum-Yunan taleplerine teslim olan AB'nin artık stratejik bir bakış açısı kazanması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
“Gazi Meclisimizin desteğini her zaman arkamızda hissettik”
Çavuşoğlu, sunumuna şöyle devam etti:
“Belirsizliklerin arttığı günümüzde aktif diplomasi bizim için tercih değil, zorunluluk. Bekle-gör politikası izleme lüksümüz yok. Aktif diplomasinin sonuç vermesi tüm kurumlarımızla etkin iş birliğine bağlı.
Bu kapsamda, Gazi Meclisimizin desteğini her zaman arkamızda hissettik. Milletvekillerimizin soru önergelerinin ve bilgi taleplerinin hızlı ve etkin şekilde karşılanması önceliğimiz. TBMM Genel Sekreterliğinin verilerine göre, Bakanlığımın soru önergelerinde yüzde 95'in üzerinde bir yanıtlanma oranıyla birinci sırada olması bunun göstergesi. Dış politika konularına milli ve siyaset üstü bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Kritik konularda muhalefetimizi bilgilendirmeye devam edeceğiz.”
Bakan Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığının ve bağlı kuruluşların 2021 yılına ait kesin hesaplarının, Hazine ve Maliye Bakanlığına iletildiğini dile getirerek, bakanlığın harcamalarının denetimi konusunda Sayıştay ile yakın iş birliği içinde olduklarını söyledi.
Sayıştay'ın 2021 yılına dair denetim raporunda 8 bulgunun yer aldığını kaydeden Bakan Çavuşoğlu, üçünün mevzuata dair yorum farklılıklarından, ikisinin yurtdışında yaşanan olağanüstü koşullardan, kalan üçünün ise muhasebe kodlarına ilişkin girişlerden kaynaklandığının tespit edildiğini ifade etti.
“Dışişleri Bakanlığına 16 milyar 7 milyon lira ödenek tahsis edilmesi öngörülüyor”
Bakan Çavuşoğlu, 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile Dışişleri Bakanlığına 16 milyar 7 milyon lira ödenek tahsis edilmesinin öngörüldüğünü belirterek, söz konusu bütçenin yüzde 55'inin yurtdışı teşkilatlarının harcamaları için kullanıldığını, yüzde 35'inin ise uluslararası kuruluşlara katkı payı ödemelerinin ve yurtdışındaki öğretmen, okutman ve din görevlilerinin maaşları için harcandığını kaydetti.
Komisyon, milletvekillerinin bütçeye ilişkin görüşlerini bildirmesi ile devam etti.