Türkiye'de bir ilk: Mavi Vatan Doktrin yüksek lisans programında ders olarak anlatılacak
'Mavi Vatan Doktrini' ilk kez bir yüksek lisans programında ders olarak anlatılacak. Programın koordinatörlüğünü yapan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, 'Bu programla Mavi Vatan'ı sahiplenecek gençler yetişecek' dedi. Yaycı ayrıca, özellikle son dönemde 'Mavi Vatan' bilincinin toplumun her kesiminde oluşmasını sağlayan çalışmalar yapıldığını söyleyerek, bunlardan biri olan TCG Anadolu'dan övgüyle bahsetti.
“Mavi Vatan Doktrini” ilk kez bir yüksek lisans programında ders olarak anlatılacak. Programın koordinatörlüğünü yapan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Bu programla Mavi Vatan'ı sahiplenecek gençler yetişecek” dedi. Yaycı ayrıca, özellikle son dönemde “Mavi Vatan” bilincinin toplumun her kesiminde oluşmasını sağlayan çalışmalar yapıldığını söyleyerek, bunlardan biri olan TCG Anadolu'dan övgüyle bahsetti.
Türkiye'nin denizlerdeki Misak-ı Millisi olan “Mavi Vatan Doktrini” ilk kez bir yüksek lisans programında ders olarak anlatılacak. İstanbul Topkapı Üniversitesinde, Deniz Siyaseti ve Stratejileri adı altında başlatılan programda; uluslararası hukuk, uluslararası deniz kamu hukuku, küresel siyaset ve denizler, deniz güvenliği, Türk dış politikası, Mavi Vatan doktrinini gibi konular yer alacak. Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı'nın koordinatörlüğünü yaptığı programla, Mavi Vatan'ı, denizlerdeki hak ve menfaatleri; hukuki, diplomatik, teknik, tarihi, coğrafi olarak savunabilecek bireylerin yetiştirilmesi hedefleniyor. Çalışmanın detaylarından bahseden Doç. Dr. Cihat Yaycı, Mavi Vatan bilincinin toplumun her kesiminde oluşmaya başlamasını sağlayan TCG Anadolu'dan da övgüyle bahsetti. Yaycı, TCG Anadolu'nun Türkiye'ye adeta çağ atlattığını belirterek, bu ve benzeri çalışmaların Türkiye'nin denizlerdeki mücadelede var olduğunu gösterdiğini ifade etti.
“Mavi Vatan'ı sahiplenecek gençler yetişecek”
Programın detaylarını anlatan Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Hakikaten Türkiye'de bir ilk başlıyor. Son yıllarda, özellikle deniz hak ve menfaatlerimizin gündeme gelmeye başladığı bu dönemde, Mavi Vatan kavramının, Mavi Vatan Doktrininin, Mavi Vatan haritasının her bakımdan devletimizin en üst düzeyinde dile getirilmesi ve hayata geçirilmesinin başladığı ve yoğunlaştığı dönemde; bu konuda bilgili gençler yetiştirmek için, bu konuda akademik kariyer yapılmasını sağlamak için İstanbul Topkapı Üniversitesinde Deniz Siyaseti ve Stratejileri adı altında bir yüksek lisans programı başlattık. Bu yüksek lisans programının başlatılmasında, onaylatılmasında, hayata geçirilmesinde büyük katkısı olan Yükseköğretim Kurulu Başkanımız Profesör Doktor Erol Özvar'a şahsen çok teşekkür ediyorum. Türk milleti adına da teşekkür ediyorum; çünkü Mavi Vatan'ı sahiplenecek gençler yetişecek. Bu gençler Mavi Vatan'ı, denizlerdeki hak ve menfaatlerimizi; hukuki, diplomatik, teknik, tarihi, coğrafi olarak savunabilecek gençler olacak. Bu program çok önemli bir programdır. Türkiye'nin büyük eksikliğini giderecek bir programdır. Onun için bu nedenle özellikle Mavi Vatan'a gönül vermiş, vatanperver gençlerimizi bu programa çağırıyorum. Bu programda uluslararası ilişkilerin ve uluslararası hukukun temelleri var. Uluslararası hukuk, uluslararası deniz kamu hukuku, küresel siyaset ve denizler, deniz güvenliği, Türk dış politikası, Mavi Vatan doktrinini anlatacağız. Mavi Vatan Doktrini de yine uluslararası bilimsel yayın olarak İstanbul Üniversitesinden çıkarttığımız hakemli bir kitaptır. “Mavi Vatan Bir Harita Bir Doktrin” kitabı “Türkiye'nin Denizlerdeki Misak-ı Millisi” adıyla yayınlanmış bu bilimsel kitap, öğrencilerimizce bir ders olarak okutulacak. Bu programa şu anda sayılı kişi alabileceğiz. Ama bu programın, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek insanları yetiştireceğinden eminim” dedi.
“TCG Anadolu Türkiye'ye çağ atlattı”
Özellikle son dönemde yapılan çalışmaların Mavi Vatan bilincinin yerleşmesine sağladığı katkıya dikkat çeken Yaycı, “Mavi Vatan kavramı, doktrini, haritası artık bu son dönemde, denizlerdeki hak ve menfaatlerimizin farkında varılmasıyla hemen hemen toplumun tüm kesimlerinde karşılık bulan bir kavramdır. İşte bu bilinç nasıl kazanıldı? Denizlerdeki mücadele artık gün yüzüne çıktı. Türkiye, yaptıklarıyla denizlerdeki mücadele yerini aldığını gösterdi. Deniz hak ve menfaatlerinin korunması konusunda son derece hassas olduğunu çeşitli boyutlarda gösterdi. Birincisi askeri boyutta gösterdi. Nasıl gösterdi? Milli gemi projeleriyle başlayan ve sürekli gemi inşa eden, sadece askeri tersanede değil artık özel tersanelerde de savaş gemileri inşa etmeye, bunları hem Türk Deniz Kuvvetlerine vermeye hem de dünyadaki diğer devletlere satmaya başladılar. Bunların hepsi gurur verici işler. TCG Anadolu da bunlardan bir tanesidir. Türkiye'ye çağ atlatmıştır. Daha doğrusu lig atlatmıştır. Artık Türkiye güç aktarım kabiliyetine sahip bir ülke haline gelmiştir. Siz bir kara üssünüzü, bir deniz, bir hava üssünüzü yüzer olarak dünyanı her tarafına taşıyabiliyorsanız, bunu ancak uçak gemileriyle ve böyle çok maksatlı amfibi hücum gemileriyle yapabilirsiniz. Bu da dünyada sayılı devlette vardır. Biz şu anda NATO'daki 6 devletten bir tanesi konumuna geldik. Eleştirilerin, “TCG Anadolu neden yapıldı?” diye yapılmaması gerekir. Ki, bu işi bilenlerin kesinlikle böyle dememesi lazımdır. Eleştirinin şöyle olması lazımdır; “Niye ikincisi hala yapılmadı? Niye uçak gemisini geciktiriyoruz?” demek lazımdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini seven herkesin böyle eleştirilerde bulunması lazımdır. Teşvik edici eleştirilerde bulunması lazımdır. Daha iyisini yapalım, daha çok yapalım diye. Bu ihtiyacı ortaya koyanlardan, projelendirenlerden, bütçesini verenlerden, inşa edenlerden ve hizmete sokanlardan Allah razı olsun diyorum” diye konuştu.
“Sondaj ve sismik araştırma gemilerini alanlardan, bunu hayata geçirenlerden Allah razı olsun”
Denizlerdeki hak ve menfaatlerin korunması konusunda önemli adımlar atıldığını vurgulayan Yaycı, “İkinci basamak da şudur; Türkiye bugün, dünyadaki devletlerin sahip olduğu resmi filolar dikkat alındığında, bu kadar sismik araştırma ve sondaj gemisine sahip olan birkaç devletten bir tanesidir. Bugün Türkiye 6, 7, 8 gemilik bir filoya sahiptir. Düşünün şimdi, dünyada sondaj yapmak için, sismik araştırma yapmak için gemi kiralamaya kalksak en az 5-10 katı daha fazla para harcamamız lazım. Türkiye'ye bu kadar yaptırım uygulanırken şu anda bu gemiler elimizde olmasaydı kim, hangi gemiyi bize kiralardı? Onu da düşünebiliyor muyuz? O zorluğu hayal edebiliyor muyuz? Şu anda Karadeniz'de milyarlarca metreküp doğalgaz bulundu. Biz bunu artık kendi gemilerimizle arıyoruz, buluyoruz ve delerek çıkartıyoruz. Onun için bu sondaj ve sismik araştırma gemilerini alanlardan, bunu düşünenlerden, bunu hayata geçirenlerden Allah yine razı olsun diyorum” ifadelerini kullandı.