Mide kanseri tespiti için geliştirilen biyosensör patentlendi
Başta kanser, ülser ve gastrit olmak üzere pek çok mide hastalığına neden olabilen Helikobakter pilori bakterilerinin tespitini sağlamak için geliştirilen biyosensörün patenti, Yakın Doğu Üniversitesi adına tescil edildi.
Başta kanser, ülser ve gastrit olmak üzere pek çok mide hastalığına neden olabilen Helikobakter pilori bakterilerinin tespitini sağlamak için geliştirilen biyosensörün patenti, Yakın Doğu Üniversitesi adına tescil edildi.
Yıllarca, mide ülserinin en önemli sebebinin midede yükselen asit oranı olduğu düşünülse de 80'li yıllarda bu hastalığın asıl kaynağının, mide ve bağırsak florasına yerleşen Helikobakter pilori olduğu ortaya çıkarıldı. Üstelik, oldukça yaygın olan bu bakterinin yoğunluğu; ülser, gastrit ve reflü gibi hastalıklarının yanı sıra mide duvarında incelme, kansere neden olabilecek hücresel değişiklikler, mide kanseri ve mide lenfoması gibi rahatsızlıklara da yol açabiliyor. Bu nedenle mide ve bağırsaktaki Helikobakter pilori'nin yoğunluğunun takip edilmesi, bu hastalıkların teşhisinde olduğu kadar uygulanan tedavinin işe yarayıp yaramadığının belirlenmesinde de hayati önem taşıyor.
Aynı zamanda mikrobiyolog olan Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ve Yakın Doğu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Süleyman Aşır'ın; Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümünden Prof. Dr. Adil Denizli ve Dr. Monireh Yücel ile birlikte imza attıkları çalışma sonucunda moleküler baskılama yöntemi ile doğrudan Helikobakter pilori'yi tanıyan bir sistem geliştirildi. Bu sistem üzerinden geliştirilen nanoçipten oluşan biyosensörün patenti ise geçtiğimiz haftalarda Yakın Doğu Üniversitesi adına tescil edildi.
Yakın Doğu Üniversitesi'nin geliştirdiği biyosensör sayesinde, Helikobakter pilori'nin yoğunluğu belirlenerek teşhis ve tedavi aşamasında bakteri kaynaklı hastalıkların seyri kolayca izlenebilecek.
Yakın Doğu Üniversitesi'nin sahip olduğu akademik birikimi ürüne dönüştürme kabiliyetine vurgu yapan Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, “Üniversitemizin yetkin bilim insanlarının gerçekleştirdiği akademik çalışmaları, Üniversite 4.0 vizyonu ile ürüne dönüştürerek insanlık için somut faydaya dönüştürüyoruz” ifadesini kullandı.
Bilimsel ilerlemenin ancak ürünlere dönüştüğünde insan hayatının kalitesini artırabileceğini söyleyen Prof. Dr. Günsel, “Temelinde yüksek teknolojiler olan pek çok bilimsel çalışmamızı, ARGE ve ürüne dönüştürme kapasitemiz ile insanlığın hizmetine sunmaya devam edeceğiz” dedi.
Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: “Aldığımız patentin ardında Yakın Doğu Üniversitesi'nin akademik birikimi ile ARGE ve ürün geliştirme kabiliyeti yatıyor”
Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ da pek çok derecelendirme kuruluşunun dünyanın en iyi üniversiteleri arasında gösterdiği Yakın Doğu Üniversitesi'nin bu başarısının ardında büyük bir akademik birikim, ARGE ve ürün geliştirme kabiliyeti yattığını söyledi.
Başta dünyanın pek çok ülkesinden üniversiteler ve farklı alanlarda uzmanlaşan akademisyenlerden oluşan ekiplerle multidisipliner çalışmalara imza attıklarını da vurgulayan Prof. Dr. Şanlıdağ, “Hacettepe Üniversitesi ve Yakın Doğu Üniversitesi'nden değerli bilim insanlarının birlikte yürüttüğü çalışmalar sonucunda geliştirdiğimiz biyosensör de bu yaklaşımımızın en önemli örneklerinden biri oldu” ifadesini kullandı. Helikobakter pilori'nin takibini sağlayacak olan biyosensörün patentinin Yakın Doğu Üniversitesi adına tescil edildiğini söyleyen Prof. Dr. Şanlıdağ, “Geliştirdiğimiz biyosensörü kullanıma sunmak için önemli bir adım atmış olduk” dedi.
Doç. Dr. Süleyman Aşır: “Teşhis kadar tedavi sürecinin etkinliğinin takip edilmesinde de hekimlere büyük bir kolaylık sağlayacak”
Yakın Doğu Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Süleyman Aşır, ise mide hastalıklarına neden olan Helikobakter pilori'nin tespitini sağlayan biyosensör ile ilgili “Alınan örnekleri geliştirdiğimiz nanoçipe yerleştirdiğimizde bakterinin olup olmadığını ve eğer varsa miktarını hızlı bir şekilde tespit edebiliyoruz” ifadesini kullandı.
Helikobakter pilori yoğunluğunun doğru şekilde belirlenebilmesinin hastalıkların teşhisini kolaylaştıracağını vurgulayan Doç. Dr. Aşır, “Geliştirdiğimiz biyosensör, teşhis kadar tedavi sürecinin etkinliğinin takip edilmesinde de hekimlere büyük bir kolaylık sağlayacak” değerlendirmesini yaptı.