İletişim Başkanı Altun, İtalyan gazetesinin sorularını yanıtladı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Kalıcı ve somut adımlar atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz dedi.

TAKİP ET

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye-İtalya arasında yapılacak 3. Hükümetlerarası Zirvesi öncesi İtalya'nın önde gelen gazetelerinden Il Messaggero'nun sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin Ukrayna'da barışı sağlamak için çok çaba gösterdiğinin hatırlatılarak, savaşın bitmesi ve bir barış anlaşması yapılmasının mümkün görülüp görülmediğinin sorulması üzerine Altun, Türkiye'nin gerçekten özel bir konumu bulunduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde Ukrayna krizinin başından itibaren bu gücü barış için kullanmaya gayret ettiklerini söyledi.

Türkiye'nin 70 yıllık NATO müttefiki olduğunu ve Türk askerlerinin Kosova'dan Afganistan'a kadar birçok bölgede NATO adına görev yaptığını anımsatan Altun, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine aday olduğunu ve AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak gördüğünü kaydetti.

Türkiye'nin çok geniş bir coğrafyada ciddi bir özgül ağırlığı bulunduğuna, Ortadoğu'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da, Karadeniz'de ve Doğu Akdeniz'de yüzlerce yıllık bir aktör olduğuna işaret eden Altun, ayrıca son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde savunma alanında çok ciddi ilerleme kaydedildiğini söyledi.

"Bugün Türkiye'yi eleştirerek kendi pozisyonunu meşrulaştırmak isteyen aktörler Ukrayna için hiçbir şey yapmıyorken biz vardık"

Ukrayna'da savaşın başlamasıyla birlikte Montrö Sözleşmesi'ni uygulamaya koyarak savaş gemilerinin Karadeniz'e geçişini durdurduklarını anlatan Altun, aynı zamanda Ukrayna halkına ciddi miktarda insani yardım ulaştırdıklarını kaydetti. Altun, şöyle devam etti:

"Bugün Türkiye'yi eleştirerek kendi pozisyonunu meşrulaştırmak isteyen aktörler Ukrayna için hiçbir şey yapmıyorken biz vardık. Zaten binlerce Ukraynalının savaştan kaçarak ailelerini ve şirketlerini Türkiye'ye getirmesi, Türkiye'ye duyulan güvenin en somut göstergesi olmuştur.

Tüm bu faktörler, hem Ukrayna hem de Rusya'yla konuşabilmemizi sağlıyor. İstikrarlaştırıcı bir aktör olarak Türkiye'nin bu süreçte üzerine düşen sorumluluk, taraflar arasında diyalog kanallarını açık tutmak olmuştur. Bildiğiniz gibi Antalya Diplomasi Forumu marjında iki ülkenin dışişleri bakanlarını ilk kez bir araya getirdik.

Sonrasında müzakerelere İstanbul'da devam edildi. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız da heyetlere hitaben bir konuşma gerçekleştirdi ve ‘Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz' dedi. Bu cümle çok önemlidir.

Türkiye'nin her koşulda hedefi adil barışa katkı sunmaktır. Öte yandan bu savaşın mümkün olduğunca uzamasından fayda sağlayacağına inanan aktörler var. ‘Savaş uzarsa Rusya zayıflar' diye düşünüyor ve Ukraynalılara ancak savaşı uzatacak kadar destek veriyorlar.

Türkiye hiçbir zaman bunlardan olmadı, bundan sonra da olmayacak. Barışa inanmak, barış için gayret göstermek durumundayız."

“Adil bir barış için çalışmayı sürdürüyoruz”

Altun, “Sizce Avrupa Birliği ve ABD Ukrayna'ya silah vermeyi durdurmalı mı?” şeklindeki soru üzerine, “Bu soruyu Avrupa Birliği temsilcilerine ve ABD'li yetkililere sormalısınız.

Burada önemli olan ciddi, samimi ve gerçekçi çabaların, sloganların ve manşetlerin önüne geçmesidir. Devletler politikalarını sosyal medyada ne yazıldığına göre belirleyemez” dedi.

Türkiye'nin her fırsatta Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin muhafaza edilmesi gerektiğini açıkça ifade ettiğini belirten Altun, “Sınırların tartışmaya açılmasının ancak kan, gözyaşı ve yıkım getireceğini söyledik. Aynı zamanda adil bir barış için çalışmayı sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.

“Batı, bazı hamlelerden sonuç beklemeden önce ikircikli tavrına son vermeli”

Yaptırımların Rusya Devlet Başkanı Putin'i durdurmak için iyi bir yöntem olup olmadığının sorulması üzerine, Altun, yaptırımlar konusunun son yıllarda ciddi bir şekilde siyasallaştırıldığını söyledi.

Altun, “Türkiye'nin de sudan bahaneler ve siyasi saiklerle bazı yaptırımlara maruz bırakıldığını biliyorsunuz. Hatta bugün Batı'nın övgüler yağdırdığı savunma sanayimize yönelik bazı siyasi motivasyonlu yaptırımlar uygulanmıştır.

Bu nedenle biz yaptırımların ancak Birleşmiş Milletler çatısı altında kararlaştırıldığı takdirde anlamlı ve meşru olacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, yaptırımlar konusunda en çok konuşan ülkelerin bu sözleri icraata dökme noktasında isteksiz kaldığına şahit olduklarını dile getiren Altun, “Bugün Avrupa Birliği, Rusya'ya yaptırımlar konusunda en büyük lafları ediyor. Ancak savaşın başladığı günden bu yana yüzlerce milyar avroluk enerji faturası ödediler.

Hatta Rus petrolünün çoğunluğunu dünyaya taşıyan Yunanistan'a tek kelime edemiyorlar. Üstelik Yunanistan bu kritik dönemde uluslararası hukuka aykırı bir biçimde Ege adalarını silahlandırarak NATO'nun güney kanadını zafiyete uğratıyor. Batı'nın bazı hamlelerden sonuç beklemeden önce bu ikircikli tavrına son vermesi gerekir” açıklamasında bulundu.

"Tahıl sorununu aşmak için üzerimize düşeni fazlasıyla yapıyoruz"

Tahıl sorununu aşmak için ne yapılması gerektiğinin sorulması üzerine, bu konuda yine Türkiye'nin özel konumunun gündeme geldiğini söyledi.

Türkiye'nin tahıl sorununu aşmak için üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını anlatan Altun, "Kolaylaştırıcı bir rol üstlendik ve temaslar neticesinde İstanbul'da bir harekat merkezi kurulması hususunda da bir anlayış birliği oluştu.

Bir an önce tahıl yüklü gemilerin buradan ayrılmasını temenni ediyoruz. Bu sürecin güvenli bir biçimde yürütülmesi ve herhangi bir kazanın engellenmesini çok önemsiyoruz.

Yakında bu konuda somut ilerleme kaydedilebileceğine dair ihtiyatlı bir iyimserlik taşıyoruz" ifadelerini kullandı.

“Kalıcı ve somut adımlar atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz”
Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine karşı çıktığının hatırlatılması üzerine Altun, şu görüşleri paylaştı:
“Bizim için İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği yalnızca İsveç ve Finlandiya'yla ilgili bir konudur.

Uzun yıllar boyunca tarafsız kalan bu devletler NATO'ya alınırsa 5. Madde çerçevesinde bunları savunmayı taahhüt edeceğiz. Dolayısıyla bu ülkelerin NATO'nun değer ve hedeflerini içselleştirdiğini, aynı zamanda Türk halkının güvenliğine sıkı sıkıya bağlı olduklarını görmemiz gerekiyor.

İttifakımızın önceliklerinden biri de terörle mücadeledir. Avrupa Birliği'nin terör örgütleri listesinde olmasına rağmen PKK'nın ilgili ülkelerde para toplaması, militan devşirmesi ve propaganda yapmasına engel olunmuyor.

Aynı şekilde PKK'nın Suriye kolu olan YPG'ye ve Türkiye'de darbe girişiminde bulunan FETÖ'ye güvenli liman sağlıyorlar. Bu konularda kalıcı ve somut adımlar atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz.”

“Düzensiz göçle mücadele ve Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın korunması Türkiye ve İtalya'nın ortak çıkarına”
Ekonomi, savaş, mülteciler konularında İtalya ve Türkiye'nin birlikte ne yapabileceğine yönelik soru üzerine de Altun, NATO üyesi iki Akdeniz ülkesi olarak benzer sorunlarla karşı karşıya olduklarını ve iki ülke arasında birçok işbirliği alanı bulunduğunu söyledi.

Özellikle düzensiz göçle mücadele ve Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın muhafaza edilmesinin Türkiye ve İtalya'nın ortak çıkarına olduğuna dikkati çeken Altun, iki ülke ticaret hacminin 23 milyar avroya ulaştığını ve bunu daha üst seviyelere taşımanın her iki ülkenin de çıkarına hizmet edeceğini bildirdi.

Altun, bunların yanı sıra özellikle savunma projelerini de çok önemsediklerini dile getirerek, "Ülkelerimizin Fransa'nın da katkısıyla yürüttüğü SAMP-T füze projesi bunun başlıca örneğidir.

İtalya'nın ilk günden itibaren Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği değerli buluyoruz. Güney Avrupa ülkeleri olarak çok daha yakın işbirliği içinde olmalıyız. 5 Temmuz'da yapılacak hükümetler arası zirvenin buna hizmet etmesini diliyorum" şeklinde konuştu.

Bakmadan Geçme