Endonezya: İsrail'in uluslararası yasal sorumluluklarına bağlı kalma niyeti olmadığı açıktır
Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, UAD'de gerçekleştirdiği konuşmasında, İsrail'in uluslararası yasal sorumluluklarına bağlı kalma niyeti olmadığı açıktır. Hiçbir devlete, daha zayıf bir devlete istediğini yapma serbestliği verilmemelidir. Bu nedenle uluslararası hukuk var dedi.
Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, UAD'de gerçekleştirdiği konuşmasında, "İsrail'in uluslararası yasal sorumluluklarına bağlı kalma niyeti olmadığı açıktır. Hiçbir devlete, daha zayıf bir devlete istediğini yapma serbestliği verilmemelidir. Bu nedenle uluslararası hukuk var" dedi.
Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) "İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşü" duruşmaları 5'inci günde devam ediyor. Lahey kentindeki Barış Sarayı'nda gerçekleştirilen oturumlarda konuşmasına İsrail'in işgaline ilişkin acı dolu sömürge tarihini anlatarak başlayan Namibya Adalet Başkanı Yvonne Dausab, mahkemenin İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesini yasadışı olarak tanımasını istedi. Namibya ve Filistin arasındaki “acı dolu” benzerliğe dikkat çeken Dausab, “Kendilerini yönetme hakkını kullanmak yerine Filistinliler ile Namibyalılar insanlık onurunun kaybına ve topraklarının, doğal kaynaklarının çalınmasına maruz kaldılar” dedi. Namibya'nın hala uzun ve yasa dışı işgalinden mustarip olduğunu kaydeden Bakan Yvonne Dausab, “UAD, kurtuluş mücadelemizde hayati rol oynadı. Mahkeme, kendi geleceğini tayin hakkını yasal bir zorunluluk olarak teyit ederek 1990 yılında Namibya'nın bağımsızlığına giden yolu açmıştı. Namibya'nın apartheid deneyimi nedeniyle, Filistin halkına karşı işlenen acımasız zulümleri görmezden gelemeyiz. Mahkemeden de görmezden gelmemesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
“İsrail'in işgali ‘fiili ilhaktır”
Namibya'nın ardından ise Norveç heyeti açıklamalarda bulundu. Norveç temsilcisi “İsrail'in işgali ‘fiili ilhak'tır” dedi. Norveç temsilcisi “İşgal altındaki Batı Şeria'da ve Doğu Kudüs'teki İsrailli yerleşimciler bölgede kalıcı bir barış ihtimalinin önündeki başlıca engellerden birini teşkil ediyor. UAD, 2004 yılındaki tavsiye kararında, Doğu Kudüs'te ve çevresinde duvar inşaatını uluslararası hukuka aykırı bulmuştu. Sahadaki gelişmeler, işgalin fiili bir ilhaka dönüşüp dönüşmediğini sorgulamak için gerekçe. Böyle uzun süreli bir işgalin neden olacağı yasal sonuçlar, kendi geleceğini tayin etme hakkını ihlal ediyor. Her devletin insanlarını bu haktan mahrum bırakacak her türlü eylemden kendini korumak görevine sahip” ifadelerini kullandı.
“Filistinliler adil olmayan, günlük aşağılanma utanç içinde yaşıyor”
Umman temsilcisi Abdullah bin Salem bin Hamad Alharthy ise “Filistin işgal, baskı, adaletsizlik ve aşağılama altında yaşarken uluslararası toplum bağımsız bir devlet olarak yaşama arzusunu gerçekleştirmelerini sağlamada başarısız olmuştur” dedi.
Alharthy konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“On yıllar boyunca, yerleşimcilerin İsrail tarafından gönderilmesi işgali devam ettirmek ve kalıcı kılmak için tasarlandı. Filistinlilerin göçe zorlanması ve İsrailli işgalcilerin nakledilmesi Cenevre Sözleşmesi'nin 49'uncu maddesinin ihlali anlamına gelmektedir. İsrail devletinin Filistin devletinin kurulmasını engelleyen 75 yıllık işgali ve yerleşimci politikası uluslararası hukuka aykırıdır. Mahkeme bunu, yerleşimciler de dahil tüm yasa dışı eylemlerini derhal durmamasına karar vermelidir. Üçüncü devletler, işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı durumu kabul etmeme ve İsrail'in uluslararası insancıl hukuka uyum sağlama konusunda sorumluluk altındadır”
“İlhak tüm Filistin topraklarına uygulanıyor”
Pakistan adına ise Hukuk ve Adalet Bakanı Ahmed Irfan Aslam konuştu. Aslam, İsrail'in Filistin topraklarındaki işgalini “geri döndürülemez” kılmaya çalıştığını ifade ederek, “Tarih bunun değişebilir olduğunu göstermiştir. İlhak tüm Filistin topraklarına uygulanıyor ve en başından beri de niyet bu olabilir. İsrail, sahada İsrail işgalinin sona erdirilmesini imkânsız hale getiren gerçekler oluşturmaya çalıştı. Ancak, sahadaki gerçekleri tersine çevirmek imkansız değildir ve daha önce de oldu. Fransa'nın 1962 yılında Cezayir'den 1 milyondan yerleşimci çekmesi örnek gösterilebilir” ifadelerini kullandı. Fransız yerleşimcilerin, işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da İsrailli yerleşimcilerden daha fazla ve daha iyi yerleştiklerini söyleyen Aslam, “İki devletli çözüm barış temelli olmalı” dedi.
Filistin halkının geleceğini tayin etme hakkını engelleyen tüm girişimler yasa dışıdır”
Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, son derece önemli bir konuda Endonezya halkının dayanışmasını ifade etmek için Brezilya'daki G20 toplantısından ayrıldığını söyledi. “İsrail tarafından insancıl hukukun açık ihlallerine karşı adaleti savunmak için karşınızdayım” diyen Marsudi, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“İsrail'in yasa dışı işgali ve zulmü sona erdirilmeli, normalleştirilmemeli ya da tanınmamalı. İsrail'in uluslararası yasal sorumluluklarına bağlı kalma niyeti olmadığı açıktır. Hiçbir devlete, daha zayıf bir devlete istediğini yapma serbestliği verilmemelidir. Bu nedenle uluslararası hukuk var. Mahkemenin danışma görüşü vermeyi reddetmek için herhangi bir gerekçesi yoktur. Bazı ülkeler bunu yapmanın barış sürecini baltalayacağını iddia etmekte ancak bu argüman geçersiz. Çünkü, şu anda müzakere yürütülmemektedir. Filistin halkının geleceğini tayin etme hakkını engelleyen tüm girişimler yasa dışıdır”