Adaların silahlandırılması meselesi sadece Yunanistan ile ilgili değil

TAKİP ET

Miçotakis ile adaların silahlandırılması konusunda konuştuğunu söyleyen Erdoğan "Bunu Sayın Başbakan Miçotakis ile çok açık, net konuştuk. Yani bu adaların silahlandırılması meselesini. Nitekim konuyla ilgili Dışişleri Bakanım kendi muhatabıyla da bunları konuştu, konuşuyor ve konuşacak.

Tabii bu iş sadece Yunanistan'dan kaynaklanmıyor, malum Beyaz Saray'daki dostları ve lobi, sürekli olarak bunları tahrik ediyor. Bu tahrik neticesinde de zaman zaman arzu edilmeyen durumlar meydana geldi. Dışişleri Bakanımız Hakan Bey kendi muhatabıyla görüşüyor, Danışmanım Çağatay Kılıç'ın Miçotakis'in özel temsilcisiyle olan münasebetleri bu süreci çok daha farklı kılacaktır. Bunu da süratle aşacağımıza inanıyorum" dedi.

'İsveç'in verdiği sözlerin takipçisi olacağız'

İsveç'in NATO üyeliği konusunda da değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Görüşmelerimizde İsveç tarafının verdiği sözlerin, garantilerin takipçisi olacağız" dedi ve ekledi:

İsveç'in NATO üyeliğiyle ilgili düzenleme Meclis' sevk edildiğinde, süreç TBMM çalışma takvimine göre şekil alacak. Görüşmelerimizde İsveç tarafının verdiği sözlerin, garantilerin takipçisi olacağız. İsveç'in atacağı adımlara göre de biz harekete geçeriz. NATO'un en güçlü ikinci ordusuna sahip, NATO'nun adeta lokomotifi Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği de Birliğe canlılık ve güç katacaktır. İsveç'in, ülkemizin üzerinde hassasiyetle durduğu terör örgütleriyle mücadele ve teröristlerin iadeleri konusunda somut adım atması kendi lehine olacaktır. Verilen sözlerin, garantilerin yerine getirilmesini bekliyoruz."

'Mısır ile ilişkilerin geliştirilmesi ekonomik potansiyelimizi artıracaktır'
Türkiye'nin Mısır ve İsrail konusunda attığı adımların da olumlu sonuçlarına dikkat çeken Erdoğan şunları söyledi:

"Bu Körfez ziyaretimde liderlerle yaptığımız özel görüşmede gördüm ki Mısır konusunda attığımız adım onları ciddi manada memnun etmiş. Hepsi de bize teşekkür etti. Yani Mısır ile büyükelçilerin atanmış olması, bizler için bölgede yeni bir gelişmenin olması durumudur. Bundan dolayı memnun olduklarını gördüm. Şimdi gerek bakan arkadaşlarımız gerek iş insanlarımız Mısır ile ilişkilerini geliştiriyorlar. Mısır ile ilişkilerin geliştirilmesi özellikle ekonomik potansiyelimizi de ciddi manada artıracaktır. Bir de Libya ile doğal gaz noktasında attığımız adımlar, aldığımız mesafeler var. Bu da birilerini rahatsız etmişti. Bu gelişmelerle birlikte Türkiye'nin Mısır ile ilişkileri çok daha farklı bir şekilde gelişecektir. Önümüzde Libya'ya inşallah bir ziyaretim olacak. Libya ile birlikte belki Kuzey Afrika'da bazı ülkelere de bir ziyaret turu düzenleme durumumuz olabilir. Bu ziyaretleri yapmadan mesafe almanız mümkün değil."

'Tüm bu anlaşmalar maddi karşılıklarının ötesinde Körfez ülkelerinin Türkiye'nin ekonomisine, sanayisine güvenlerinin göstergesidir'

Körfez turunda atılan ekonomik adımlar ve anlaşmalardan da bahseden Erdoğan, anlaşmaların önemini vurguladı:

"Suudi Arabistan ve Katar'ın da Birleşik Arap Emirlikleri gibi attığı ve atacağı, iş insanlarımızla yaptıkları görüşmeler var. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile yaptığım ikili görüşmede oranın da çok ciddi bir potansiyeli bulunduğunu, adımlar atılacağını bizzat kendileri ifade ettiler. O toplantıyı Dışişleri Bakanımız Hakan Bey ile birlikte Veliaht Prens Muhammed Bin Selman ile yaptık. Oradan da doğrusu ciddi manada umutluyuz. Katar ile ilişkilerimiz olumlu seyretmeye devam ediyor. Orada da Katar Emiri Şeyh Temim, adımları atmaya devam edeceklerini söyledi. Malum en önemli adım da deprem döneminde 10 bin konteyner göndermeleri oldu. Dünya Kupası'nda kullandıkları konteynerleri deprem bölgesinde sağlıklı bir şekilde dağıttık, bölgeye yerleştirdik. Bundan sonraki sürece yönelik yine buna benzer adımları atmaya devam edeceklerini söylediler. Birleşik Arap Emirlikleri ile enerji, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, gıda, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayii, yapay zeka ve ileri teknolojiler gibi alanlarda büyük anlaşmalar imzalandı. 50.7 milyar dolar tutarında devasa ölçekli bir anlaşma yaptık. Öte yandan bu Körfez ziyaretimiz sırasında yine Cumhuriyet tarihimizin en büyük savunma ve havacılık ihracatı sözleşmesine imza atıldı. Tüm bu anlaşmalar maddi karşılıklarının ötesinde Körfez ülkelerinin Türkiye'nin ekonomisine, sanayisine güvenlerinin göstergesidir. İmzalanan anlaşmalar çerçevesinde yatırımları Türkiye'de gerçekleştireceğimiz gibi bu ülkelerin yanı sıra üçüncü ülkelerde de ortaklıkları, işbirliklerini geliştirerek, çeşitlendirerek gerçekleştirebileceğiz."

'Sığınmacıların dönme arzusu net'

Sığınmacılar konusunda projelerin sonuç verdiğini belirten Erdoğan "Suriyeli sığınmacılarla alakalı Suriye'nin kuzeyinde briket evler yapım çalışması devam ediyor. Şu an 100-150 bin briket ev rakamına ulaştık. Bunları yaptıkça da Suriyeli sığınmacı kardeşlerimiz geri dönmeye başladılar. Şu an itibariyle dönüş yapan sığınmacı rakamında 1 milyonu yakalamış olabiliriz. Bundan sonraki süreçte bu daha da artacaktır. Özellikle de Katar, Suriye'nin kuzeyindeki bölgede hazırlanan projeyi destekliyor. Bu proje ilerledikçe sığınmacılardan oraya dönüşlerin daha da artacağına inanıyorum. Zaten sığınmacıların gönüllü olarak dönme arzusu çok açık, net ortada. Onlar da topraklarına dönmenin hasreti içerisinde Filistin konusunda Körfez ülkesi olan kardeşlerimizin bizden farklı bir yanı yok. İsrail ilgili de bizim yaptığımız bazı görüşmeler var. Gelecek hafta 25 Temmuz Salı günü Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı, ardından da 28 Temmuz Cuma günü İsrail Başbakanı Netanyahu'yu ülkemizde misafir edeceğiz. Bu ziyaretlerle de bazı adımları atacağız ve süreç daha da hızlanmış olacak" dedi.

'İlk defa Netanyahu ile bir temas kuruyoruz'

Netanyahu'nun Türkiye ziyaretinin de sıcak bir dönemin başlangıcı olmasını ümit ettiğini belirten Erdoğan "Burada zaten en sağlıklı proje, Türkiye üzerimizden doğal gazın Avrupa'ya ulaşmasıdır. Yoksa Akdeniz'den Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatı maliyetleri itibarıyla çok fazla. Ama Türkiye'den olduğu zaman hem Türkiye olarak bunu kullanma noktasında karlı bir sürece girmiş olacağız hem de Avrupa'ya bu işin naklinde belli bir oran imkânımız olacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Bey'in döneminde böyle bir adım atılmıştı. O adım kesintiye uğradı. Şimdi ise bu atacağımız adımla ilk defa Netanyahu ile bir temas kuruyoruz. Temennim odur ki bu gelişme, Türkiye-İsrail ilişkilerinde çok daha sıcak bir dönemin başlangıcı olsun" dedi.

'Rusya'nın da bazı beklentileri var'

Gazeteciler Erdoğan'a "İsveç'e NATO'da yeşil ışık yakılması, Türkiye'nin arabuluculukta önemini azalttı” iddialarını da sordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları aktardı:

"Onların bu görüşlerine katılmıyorum. Tam aksine biz, şu anda Rusya ile ilişkilerimizi devam ettiriyoruz. Gerek Dışişleri Bakanım Hakan Bey gerek MİT Başkanım İbrahim Bey görüşmelerini devam ettiriyorlar. Görüşmelerle birlikte çok yakın bir zamanda Sayın Putin ile ama telefon diplomasisi ama aramızda daha önce konuştuğumuz Türkiye ziyareti ile inşallah bu işi belli bir yere bağlayacağız. Rusya'nın da bazı beklentileri var. Bunların aşılması halinde Rusya bu tahıl koridorunun aktif çalışmasından yana. Karadeniz Tahıl Girişiminin sonlandırılmasının küresel gıda fiyatlarını artırmasının yanı sıra bazı bölgelerde kıtlık ve ardından yeni göç dalgalarına kadar uzanan bir dizi etkisi olacaktır. Bunun önüne geçmek için inisiyatif almaktan geri durmayız. Sayın Putin ile konuyu etraflıca konuşarak, bu insani hareketin devamını temin edeceğimize inanıyorum. Kendisinin de Batılı ülkelerden bazı beklentileri olduğunu biliyoruz. Bu konuda da Batılı ülkelerin harekete geçmesi gerekmektedir. Karadeniz Tahıl Girişimiyle dünya piyasalarına 33 milyondan fazla tahılın sevkini sağladık. Küresel salgının, ekonomik krizin ardından sonuçları çok daha ağır olacak küresel bir gıda krizinin önüne geçtik. Sonuçları itibariyle bu kadar hayati olan bir girişimin devam etmesi insanlığın hayrınadır. Diplomasinin tüm enstrümanlarını kullanacak, tüm gayretimizi bu meseleye yoğunlaştıracağız. Savaş ortamında insanlığa hizmet eden bir uzlaşı sağlandı ve bunun devam etmesi için elimizden geleni yapacağız. Türkiye'ye dönüşte Sayın Putin ile görüşmelerimi gerçekleştireceğim. Öncelikle telefon diplomasisini kullanacağız. Sayın Putin'in ağustos ayında planlanan ziyareti de gerçekleşirse bu hususları tüm ayrıntısıyla görüşeceğiz. İnanıyorum ki süreç uzamadan, Karadeniz Tahıl Girişiminin devamını sağlayacağız."

Erdoğan, ÖTV artışının sebebini açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ÖTV artışının sebebini ise şu şekilde açıkladı:
"Akaryakıtta Hazine ve Maliye Bakanlığımız vergi ile alakalı bir düzenleme yaptı. Özellikle ÖTV'nin maktu olmasından dolayı çok uzun zamandır enflasyon güncellemesi yapılmamıştı. Bu nedenle ÖTV'de böyle bir artışa gidildi. Özellikle 6 Şubat depremlerinin getirdiği yoğun mali yük, bu anlamda bütçenin ihtiyaçları kapsamında böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyduk. Tüm bunlara rağmen akaryakıt fiyatlarında Türkiye, Avrupa'nın en ucuz ülkelerinden biri. Akaryakıtta zaten bir otomatik fiyatlandırma mekanizması var. Dünyadaki fiyatlar çerçevesinde belirleniyor. ÖTV artışıyla yapılan da depremin etkileri, depremle mücadele ile alakalı Türkiye'nin ihtiyaçları kapsamında yapılmış bir vergi düzenlemesidir."

'Memura, işçiye ve emekliye bütçe şartlarını zorlayarak yapabileceğimiz en iyi zammı yaptık'

Erdoğan memur zammı ve emekli maaşları konusunda da değerlendirmelerde bulundu:

"Emekliler noktasında da yıl sonu itibarıyla yeniden bir değerlendirme yapmamız söz konusu. Memura, işçiye ve emekliye bütçe şartlarını zorlayarak yapabileceğimiz en iyi zammı yaptık. Kimseyi enflasyona ezdirmeyeceğimize dair söz verdik ve şu ana kadar da ezdirmedik. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerimize enflasyon zammına ilave refah payı verilerek zam oranını yüzde 25'e yükselttik. Memur emeklilerine de aynı şekilde yüzde 25 oranında zam yapıldı. Enflasyonun üzerinde artışlar yapıldı. Biz memurumuza, çalışanımıza, emeklimize bu zamları yaparken, bazı fırsatçı, açgözlüler de adeta vatandaşın cebine elini uzatıyor. Bu fırsatçılara izin vermeyeceğiz. Ticaret Bakanlığımız, denetimlerini sıklaştırdı, cezai işlemleri artırıyoruz."

'Gabar'daki petrol henüz halkın cebine girmeye başlamadı'

Gabar'da keşfedilen petrole ilişkin de ayrıntıları şöyle anlattı Erdoğan:
"Gabar'daki petrol henüz halkın cebine girmeye başlamadı. Şu anda çıkarma safhasındayız. Ve inşallah bunu çıkarıp da devletin, hazinenin kasasına, kesesine girmeye başladığı andan itibaren Gabar petrolü de süratle inşallah vatandaşımıza yansıyacak. İnşallah en uygunu, ideali neyse biz onu vatandaşımıza yansıtırız. Karadeniz'deki gaz rezervi Ağustos 2020'de keşfedildi. Nisan 2023 itibariyle Faz-1 kapsamında planlanan 10 kuyu devreye alındı. Böylelikle de Karadeniz gazı sisteme dâhil oldu, evlerimizde kullanmaya başlandı. Nisan ayında konutlarda doğalgazı 1 ay bedava, 1 yıl boyunca da 25 metreküpe denk doğalgazı ücretsiz yaptıysak Gabar petrolü de sistemimize entegre edildiğinde vatandaşımıza bir yansıması mutlaka olacaktır. Keşfi yapılan petrolün sisteme girmesi, yakıt olarak kullanılması biraz zaman alacak. Öte taraftan Aile ve Gençlik Bankasının kaynağı bu Gabar petrolü ve Karadeniz doğalgazı olacak. Bu konuda Norveç modelini önemsiyorum. Aile ve Gençlik Bankasını bunun için kuruyoruz. Orada belli bir rezervi tutacağız. Bu rezervden aileler, gençler istifade edecekler. Bu da vatandaşlarımıza başka bir yansıması olacaktır."

Erdoğan, "Gabar petrolü için bir süre var mı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Gabar petrolünün ekonomiye olumlu yansıması 2024'te başlar. Şu anda günde 12-13 bin varil üretiyoruz. İnşallah 100 bin varile çıkacak ve dolayısıyla Türkiye üretimini ikiye katlamış olacak, 2024'ün sonuna kadar. Esas itibariyle devreye girme tarihi 2024 sonu diyebiliriz. Yaklaşık 100 kuyu açacağız. Şu anda Türkiye ve civar ülkelerdeki bütün sondaj makinalarını oraya yönlendiriyoruz. Dağlarda kilometrelerce yol yapılıyor. Çok hummalı bir çalışma var."

'Fahiş kira artışını durdurmak için ceza uygulayacağız'

Kira artışlarındaki dengesizliğe ilişkin de Erdoğan "Şimdi Bakanlığımızın konuyla ilgili çalışması var. Bu çalışmayla da bunların üzerine üzerine gideceğiz. Yani bunların yanına bu kar kalmayacak. Fahiş kira artışını ve konut fiyatlarını durdurmak için gerekirse ceza uygulamasına da gideceğiz. Vatandaşlarımızı açgözlü bir avuç azınlığın kar hırsına kurban edemeyiz. Vatandaşımızın alım gücünü düşürmemek, enflasyona ezdirmemek için yaptığımız zamlara göz diken ev sahipleri bunun bedelini ödemek zorunda kalacak. Hangi konuda olursa olsun fahiş fiyat artışlarına giden, piyasanın dengesini bozan yaptığı davranışın cezasını çekecektir." dedi.
'Kongre yerel seçimin işaret fişeği'

Yerel seçim çalışmalarının işaret fişeğinin kongre olacağını belirtti Erdoğan ve şunları ekledi:

"Bizim için süreç o akşam zaten başladı. Fakat biliyorsunuz biz büyük kongre ile işareti verdik. Şimdi Ekim başı gibi inşallah büyük bir kongre yapacağız. Bu kongre aslında yerel seçimlerin işaret fişeğidir. Büyük kongremizle birlikte mevcut yönetimimizde bir yenilenmeyi yapacağız. Bazı yerlerde adaylıklar sebebiyle boşalmalar olmuştu. Bu boşalmaların olduğu illerimizin de süratle bütün başkanlarını atadık. Gerek ana kademe gerek kadın kollarında bu atamalarımızı yaptık. Diğer taraftan çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bizim CHP gibi bir derdimiz, sıkıntımız yok. Biz şu anda Cumhur İttifakı olarak hedefe kilitlendik ve nerede, nasıl isimler bulacağız buna çalışıyoruz. Yerel seçimlerde sadece parti iş görmüyor, adaylar büyük önem arz ediyor. 30 büyükşehir, 51 il ve ilçe belediyelerinde gayet güzel bir çalışma ve isabetli isimler bulmak suretiyle inşallah hazırlıklarımızı sürdüreceğiz. Teşkilatımız çalışıyor, bu çalışmalar üzerinden biz çalışmalarımızı zenginleştirerek devam ettiriyoruz. Kongre bu işin en önemli güç kaynağı olacak."

'Gençlerimizi uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan korumak için devletimizin tüm imkanlarını kullanıyoruz'

ABD'deki uyuşturucu bağımlılarına yönelik görüntülerin izletilmesi üzerine Erdoğan "Uyuşturucu satıcılarının yakalanmasında eski İçişleri Bakanımız Süleyman Bey dönemi de dahil başarılı adımlar atıldı. Görüldüğü gibi Amerika falan bu işte çok zayıf kaldı. Uyuşturucu büyük bir felaket. Ve bu felaket karşısında insanlık tedbirini almalıdır. Olay zenginlik, fakirlik noktası değil. Şimdi baktığınız zaman Amerika ekonomik olarak zengin bir ülke ama zengin ülke olduğu halde bütün o bağımlıların hali ortada. Türkiye olarak biz, bu konuda çok kararlıyız. Başta İçişleri Bakanlığımız olmak üzere her türlü tedbirlerimizi alıyoruz. Emniyet teşkilatımız, Jandarma ile çalışmalarını sürekli yapıyor ve üzerlerine üzerlerine gidiyoruz. Bu adımlar caydırma, bu suçu işleyenlerin üzerine gitme noktasındaki kararlılığımızı gösterme adımlarıdır. Buna aynen devam edeceğiz. Gençlerimizi uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan korumak için devletimizin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Uyuşturucuyla mücadele sadece ülkemizin değil bütün ülkelerin ortak mücadele alanı olmalı. Terör ve uyuşturucu küresel mücadele gerektiren konulardır. Türk güvenlik güçleri uyuşturucu ticareti yapanlara göz açtırmıyor. Sokak satıcılarından uyuşturucu baronlarına kadar zehir tacirlerine Türkiye'yi dar ediyoruz, edeceğiz. Diğer taraftan yerli, milli ve insani değerlerle donatılmış bir değerler eğitimini önemsiyoruz. Bu konuda atılması gereken adımları da tereddüt etmeden atacağız. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin heba olmaması için eğitime öncelik veriyoruz. Aile ve gençlik bankamızla da gençlerimizin yanında olacağız. Bu konudaki çalışmalarımız da süratle devam ediyor. Ümit ediyorum ki yakın zamanda müjdeli haberleri de vatandaşlarımızla paylaşacağız." dedi.

Bakmadan Geçme